Fırat Aygen

Fırat Aygen

Türkiye’nin bölgesel rolü, siyonizm dengesi ve yeni güç mimarisi

Türkiye’nin bölgesel rolü, siyonizm dengesi ve yeni güç mimarisi

Son dönemde İngiltere’nin, Türkiye’ye Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının satışına onay vermesi, yalnızca iki ülke arasındaki savunma iş birliğini güçlendirmekle kalmadı; aynı zamanda Ortadoğu’daki güç dengeleri açısından da dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu karar, Türkiye’nin bölgesel caydırıcılığını artırma yönündeki stratejik hamleleriyle uyumlu biçimde, İsrail’in hava gücüne karşı mevcut dezavantajlarını önemli ölçüde azaltma potansiyeli taşıyor.

Türkiye’nin son yıllarda izlediği güvenlik ve savunma politikası, yalnızca PKK bağlamında değil, aynı zamanda bölgesel istikrarın tesisinde de belirleyici bir unsura dönüşüyor. PKK’nin Türkiye topraklarından çekildiğini duyurması, bu sürecin yeni bir evreye girdiğinin göstergesi olarak okunabilir. Devlet ile Öcalan arasında oluşan karşılıklı güven atmosferi, “güçlü liderler süreci” olarak tanımlanabilecek bir dönemin kapısını aralamış durumda.

Bu gelişme, Türkiye’nin iç istikrarını güçlendirirken bölgesel güç projeksiyonunu da doğrudan etkiliyor. Ankara, iç barış dinamiklerini sağlamlaştırarak hem Suriye hem Irak sahalarında daha koordineli bir Kürt politikası yürütme kapasitesine ulaşıyor.

Avrupa merkezli ekonomik sistem ile Siyonist sermaye arasındaki ilişkilerde de dikkat çekici bir kırılma gözleniyor. Siyonizmin “Eretz İsrail” ideali canlılığını korurken, Avrupa aktörleri Ortadoğu’da bu ideolojiye doğrudan set çekme arayışında. Buna karşılık, Yahudi sermayesinin Rus ekonomisini destekleyerek Avrupa üzerindeki ekonomik baskı kapasitesini artırdığı görülüyor.

Donald Trump’ın yeniden öne çıkan söylemi, İsrail’in “çılgın taleplerini” değil, “makul taleplerini” uluslararası sisteme kabul ettirme yaklaşımını yansıtıyor. Ancak bu yaklaşımın karşılığında, Siyonist çevrelerin Rus ekonomisine verdiği desteği sonlandırmaları yönünde bir dayatma söz konusu. Trump’ın son dönemde Rusya ekonomisine yaptığı sert göndermeler, Moskova’nın ekonomik sıkışmışlığıyla birleşince, Rusya’nın savaşı bitirme yönünde ciddi bir eşiğe geldiği izlenimini güçlendiriyor.

ABD, bölgesel denklemde mevcut mimarinin kurucusu konumunda. Washington ve Avrupa başkentleri, Ortadoğu’daki nüfuz alanlarını yeniden şekillendirirken yerel ve bölgesel aktörler arasında kısmi bir uzlaşı sağlamış durumda. Bu uzlaşının temelinde, İran ve vekil unsurlarının neden olduğu güç boşluğunu dengeleme ihtiyacı yatıyor.

ABD’nin Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilere yaklaşımı da bu bağlamda yeniden tanımlanıyor. Kürt unsurların artık iki ülke arasında bir “çelişki” unsuru değil, potansiyel bir “üçüncü ortak” olarak konumlandırılması hedefleniyor. Uluslararası sistem, Türk-Kürt iş birliğini İran’ın bölgesel etkisini kalıcı olarak sınırlayacak stratejik bir denge unsuru olarak görüyor.

Dikkatlerin Ortadoğu’dan Doğu Akdeniz hattına kaymaya başladığı bir döneme giriliyor. Kıbrıs hem enerji koridorlarının yeni güzergâhı hem ekonomik dolaşımın merkezi hem de askeri operasyonların koordinasyon ve lojistik üssü olma potansiyeliyle öne çıkıyor. Önümüzdeki süreçte Doğu Akdeniz’deki deniz egemenliği, enerji paylaşımı ve savunma yapılanması tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi bekleniyor.

Türkiye’nin iç istikrarını sağlamlaştırarak bölgesel etki alanını genişletmesi, yalnızca Ortadoğu’da değil, küresel güç dengelerinde de hissediliyor. Eurofighter satışının onaylanmasıyla birlikte Türkiye, askeri ve diplomatik kapasitesini yeni dönemin parametrelerine göre yeniden konumlandırıyor.

Bu sürecin başarıyla yönetilmesi, yalnızca Türkiye’nin değil, bölgenin ve hatta Avrupa’nın güvenlik mimarisi açısından da belirleyici olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fırat Aygen Arşivi