ANNENİN DEĞERİ
ANNENİN DEĞERİ
Allah, dünyadaki sevgilerin en yücesi olan evlat sevgisini, annelere vermiştir. Bunun hiçbir menfaat ve kuralı yoktur. Bu sevgi, ayrım olmaksızın, her anne ve baba için geçerlidir. Hatta hayvanlar için dahi geçerlidir diyebiliriz.
Bu koşulsuz saf sevgi, zaman, zaman bazı evlatlar tarafından fark edilmeyebiliyor. Ya da bazı dini guruplara katılan gençler, telkin altında ailelerinden soğutulabiliyorlar.
Dini bilgisi az olan, ya da hiç olmayan gençleri kandırmanın en güzel yolu Allah korkusudur. Bazı tarikatlar gençleri Allah korkusuyla kandırıyorlar. Daha sonra da onlara liderinin sözünden çıkarsan, dinden çıkarsın telkini veriyorlar. Dini bilgisi az olan gençler de bu korkuyla, (hak olmayan tarikatlara karşı olan ) ailelerine düşman olabiliyorlar. “Hak olan tarikatlarda amaç Allah’a yakın olmak iken, hak olmayanlarda ise, şeyhe körü körüne bağlı olup, toplumdan ve aileden soyutlanma vardır.”
Ailelerin bu konuda çok dikkatli olmaları gerekiyor. Evlatlarında olan değişikliklerin arkasında mutlaka bir şeylerin olduğunu anlamaları gerekiyor. Din ile hiçbir alakası olmayan bazı cemaatlerde, din adı altında kandırılan yüzlerce gencimiz farklı amaçlarla kullanılabiliyorlar.
Günümüzde bazı cemaatler ve tarikatlarda beyinleri altüst olan çocuklarımız, ailelerine karşı adeta düşman olarak yetiştirilebiliyorlar. Bazı cemaatlerde “annelerin sadece evladın doğumundan sorumlu olduğunun” telkini verilip onları ailelerinden soğutabiliyorlar.
Anne baba sevgisi Kuran’da açık ve net olarak yazmasına rağmen, din adı altında çocukları ailelerinden koparabiliyorlar.
Kuran ayetlerinde anne-baba hakkından şöyle söz edilir:
“Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmememizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.”(İsra Suresi, 17)
Şu da bir gerçek ki; Allah inancı kuvvetli olan ve Kuran ahlakını tam olarak benimseyen, vicdanının sesine kulak veren gençlerin, hangi koşullarda yaşarlarsa yaşasınlar, kandırılmaları asla mümkün olmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki, akli dengesi bozuk veya çok zor durumda olmadığı sürece, bir anne – baba asla evladını yarı yolda bırakmaz, terk etmez. Canı pahasına da olsa onları her türlü kötülüklerden korur. Hangi cemaate girerse girsin, hangi telkin altında annelerine isyan ederlerse etsinler, asla anne babaları onların peşini bırakmayacaklardır… Her zaman evlatlarına şefkat kollarını uzatarak, onları tüm kötülüklere karşı koruyacaklardır.
“Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır…”(Nahl Suresi, 66)
Ayette de belirttiği gibi, hayvanlara daha dikkatle baktığımızda, ibret alacak çok şey olduğunu görebiliriz. Örneğin yukarıda anlattığım evlat sevgisi, doğada yaşayan en vahşi hayvanlar için bile aynıdır.
Çünkü Allah yeryüzündeki tüm canlıları bu içgüdüyle yaratmış ve bilinçaltımıza bu koşulsuz anne sevgisini kodlamıştır.
“Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır.”(Lokman Suresi,14)
Bilindiği gibi, en zor ve uzun geçen hamilelik dönemi, insanı dünyaya getirmektir. Ayrıca “yürümek, konuşmak, temizlik alışkanlığı” gibi en temel ihtiyaçlarını karşılamak konusunda en uzun sürede hayata adapte olan, yine insan yavrusudur. Bu uzun beraberlikteki görevi hep anne üstlenmiştir. Neredeyse doğumundan ölümüne kadar anne, kanatlarını evlatlarının üstüne germiştir. Bu fedakârlığın karşısında, anne ve babanın evlatlarından istedikleri sadece, saygı ve hoşgörüdür.
Yine unutulmamalıdır ki, dünyaya gelen her canlı yaşarsa, er ya da geç mutlaka yaşlılığı tadacaktır. İleride kendimize yapılmasını istemediğimiz tavır ve davranışları, biz de anne ve babamıza yapmayalım. Onlara şefkat, hoşgörü, saygı ve sevgiyle yaklaşalım. “Onların hayır dualarını alalım.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.