Her dönemin kendine özgü meseleleri, her şehrin kendine has hikâyeleri vardır. Diyarbakır, bu ülkede sadece coğrafi bir nokta değil geçmişiyle, kültürüyle, insanıyla, direnciyle bir anlam merkezidir. Türkiye’nin kalbindeki birçok tartışmanın, dönüşümün ve umudun sesi buradan da duyulur. İşte tam da bu nedenle, bu köşede yazmaya başlarken meselem sadece “yazmak” değil konuşulanları anlamlandırmak, konuşulmayanları görünür kılmak olacak.

Bu sayfada, gündelik siyasetin gürültüsünden sıyrılıp hem yerel hem ulusal meseleleri, toplumsal yaralarımızı ve iyileşme imkânlarımızı konuşacağız. Kimi zaman Diyarbakır’daki bir sokağın hikâyesinden, kimi zaman Türkiye’nin hukuk sisteminde yankılanan bir karardan yola çıkacağız. Amacım “her konuda bir fikrim var” iddiası değil bilakis her fikrin sorgulanabileceği bir alan açmak.

Hayatının neredeyse tamamını Diyarbakır’da geçirmiş bir hukukçu olarak elbette yazılarımda zaman zaman hukukun kendisine de dokunacağım. Özellikle son yıllarda bireylerin hayatını doğrudan etkileyen kişisel verilerin korunması, dijital çağda mahremiyet, kamu ve özel sektörün sorumlulukları, bireyin hakları gibi konuları sade bir dille ele alacağım. Çünkü hukuk, sadece mahkeme salonlarının konusu değil günlük yaşamın en derin katmanlarına kadar uzanan bir ortak paydadır.

Bazen bir dava kararını, bazen bir yasanın satır aralarını, bazen de gündelik hayatta hepimizin karşılaştığı bir haksızlığı konuşacağız. Kimi zaman bir eleştirinin, kimi zaman bir önerinin peşinden gideceğiz. Her yazıda temel hedefim şu olacak: insanı merkeze almak. Çünkü toplumların adalet duygusu, bireyin kendini güvende hissettiği ölçüde güçlenir.

Bu köşe, ne tamamen akademik bir mecra olacak ne de sırf duyguların akışına bırakılmış bir günlük. Tam ortasında, yani hayatın içinde bir yer. Okuyucunun zihninde sorular uyandıran, kimi zaman rahatsız eden ama her zaman iyi niyetle sorgulayan bir yer.

İçinde yaşadığımız dönemde “doğru bilgi”ye ulaşmak kadar, doğru düşünme biçimini korumak da zorlaştı. Benim niyetim, bu satırları okuyan herkesle birlikte bu düşünme alanını büyütmek. Çünkü sağlıklı tartışmalar, güçlü toplumların zeminidir.

Yazılarımı bir “doğruyu anlatma” çabası olarak değil, birlikte düşünme daveti olarak görmenizi isterim.

Her yazıda bir soruyla, bir fikirle, bazen bir hatırlatmayla; ama mutlaka samimiyetle buluşmak dileğiyle.

Hoş geldiniz.