Anayasa Mahkemesi, HDP'nin hazine yardımına geçici bloke koydu. Aklı başında olan, ülkesinin geleceği için tarihe not düşmek isteyen hiç bir kurumun çalışanları böyle bir karar almamalıydı.

Kurumlar kararlarını iktidarların isteğine göre vermemeliler. Bu karar çok net ortaya şu gerçeği çıkarıyor ki artık anayasa mahkemesi dünyanın bir ok ülkesinin gerisinde kalmış, kendi hukuk sistemine göre de karar veremiyor. İktidar ve ortakları ne derse ona göre karar veriyor. Şimdi bu ve bunun gibi kararların ülkeye kazandırmadığı gibi, çok şeyde kaybettirmiştir. Bugüne kadar kapatılan Kürt siyasi hareketinin legal partilerine göz atalım. 7 Haziran 1990 yılında kurulan Halkın Emek Partisi katıldığı ilk seçimde (SHP ile seçime girip daha sonra ayrılarak.) TBMM'de grup kurabilmiştir. Yani aklın alamayacağı her türlü baskılara rağmen sırasıyla HEP, DEP, ÖZDEP, ÖZGÜR PARTİ, HADEP, DEHAP, DTP, BDP ve HDP. Düşünsenize bunca kapatılan, yöneticileri tutuklanan, infaz edilen, sürgünde yaşamak zorunda kalan ve bu gelenekten gelen siyasi partiye Anayasa Mahkemesi hazine yardımına bloke koyarak bir sonraki adımda da kapatmayı planlayarak siyaseten bitireceğini sanıyor. ( Bu arada hem Kürt kentlerinde hem de Türkiye'nin tümünde sol ve gelecek partisi seçime hazırdır.) Ülke gündeminden bu kadar kopuklar. Bu karar sizin şahsınızın, emrinde olduğu iktidar ve ortaklarını tatmin edebilir. Fakat yüz yıllık pratik, bunun bu ülkeye yarardan çok zarar verdiğini deneyimleyerek göstermiştir. İktidar ve Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde bunlar varken, muhalefet ne yapıyor? Ali Babacan, anadilde eğitim ve vatandaşlık tanımının yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylüyor. Altılı Masa bileşenlerinden, İyi Parti sözcüsü Kürşat Zorlu hemen ortaya atlayarak bunlar Babacan'ın görüşüdür, millet ittifakının gündeminde bunlar yok diyor. Eski Şırnak Barosu başkanı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun baş danışmanı Nuşirevan Elçi'nin bir haber kanalına verdiği demecinde; yerel yönetimlere ve ana dile ilişkin açıklamasına, hemen CHP sözcüsü Faik Öztırak; bu görüşler partimizin değil danışmanının kendi düşünceleridir diye açıklama gereği duydu. İktidara bu kadar teslim olmuş bir Millet İttifakının Türkiye halklarına bir şey vereceklerini ve katacaklarını sanmıyorum. Bence, Emek ve Özgürlük İttifakı en gerçekçi ve anlaşılır olan olarak görünüyor. Ya sizce?