Medeniyetler beşiği, tarihin ve kültürün başkenti Diyarbakır, son günlerde maalesef tarihi güzellikleriyle değil; sokaklarına sızan karanlık bir tehlikeyle konuşuluyor. 2 milyona yaklaşan nüfusuyla bölgenin kalbi olan bu kentte; uyuşturucu, fuhuş ve çeteleşme sarmalı, mahalle sakinlerinden esnafa kadar herkesi tehdit eder boyuta ulaştı. Diyarbakır sokaklarında hissedilen bu "otorite boşluğu" ve artan suç oranları, sadece adli bir vaka olmanın ötesinde, toplumsal bir kırılmanın habercisi.

şehrin huzurunu kaçıran en büyük sorunların başında, kendilerine çeşitli isimler takarak güç devşirmeye çalışan suç örgütleri geliyor. Uyuşturucu ve fuhuş bataklığının genişlemesi, özellikle gençlerimizi ve aile yapısını tehdit ederken, bu illegal yapılardan beslenen çeteler gözünü şehrin ekonomisine dikmiş durumda.

Geçtiğimiz günlerde "Selefiler" adıyla bilinen ve iş yerlerini kurşunlayıp haraç topladığı belirlenen suç örgütüne yönelik operasyon, tehlikenin ne kadar somut olduğunu gösterdi. 13 kişinin tutuklandığı bu operasyon önemli bir adım olsa da, vatandaşlar bunun yeterli olmadığından, bataklığın daha derin olduğundan endişe ediyor.

Tehlikenin belki de en can yakıcı boyutu, Diyarbakır ekonomisinin bel kemiği olan esnaf ve iş insanlarının yaşadığı baskıdır. Haraç isteyen, tehdit eden ve iş yerlerine saldıran bu gruplar, yatırımcıyı canından bezdirmiş durumda.

İsmini vermek istemeyen iş insanlarının feryadı, durumun vahametini özetliyor: "Bu kent geçmişte çok acılar çekti, ağır bedeller ödedi. Tam barış iklimi hakim olmuşken, şimdi de çetelerin baskısıyla karşı karşıyayız."

Diyarbakır için en büyük tehlike, bu baskılar sonucu iş insanlarının şehri terk etme noktasına gelmesidir. Sermayenin, istihdamın ve huzurun şehirden kaçması, Diyarbakır'ın geleceğine vurulacak en büyük darbe olur.

Bu şehir, mafyavari oluşumların, uyuşturucu baronlarının veya çetelerin arka bahçesi olamayacak kadar kıymetlidir. Diyarbakır'ı şiddetle, korkuyla ve suçla anılan bir kent haline gelmesine izin verilmemelidir. Çünkü kaybedilen huzuru geri getirmek, onu korumaktan çok daha zordur.