Diyarbakır’ın köylerinde madencilik kıskacı
Diyarbakır'ın Lice ilçesinin dağ köylerinde, yıllardır süren sakin bir hayat vardı. Köylüler, su kaynaklarının ve meşe ormanlarının eşliğinde tarım ve hayvancılıkla geçiniyordu. Ancak son zamanlarda bu güzel manzara, yerini ağır iş makinelerinin gürültüsüne ve büyük toz bulutlarına bıraktı. Bölge, bakır madeni projeleri yüzünden büyük bir yıkım yaşıyor.
Ağaçlar yok oluyor, sular kuruyor
Bakır madeni çıkarmak, sadece toprağın altını kazmakla kalmıyor, doğayı da parçalıyor. Lice'nin Kılıçlı, Koçmarin ve diğer köylerinde yürütülen maden çalışmaları, yüzlerce dönümlük orman alanını yok etti. Kesilen her ağaç, toprağı tutan bir kök demekti. Şimdi ağaçlar gidince, toprak erozyona uğruyor ve sel baskınları riski artıyor.
Dahası, ormanlar yok olduğunda su kaynakları da azalıyor. Koçmarin köyünde olduğu gibi, maden çalışmaları yüzünden birçok köyde içme suyu kaynakları tamamen kurudu. Bu durum, hem insanların hem de hayvanların hayatını tehlikeye atıyor.
Zehirli sular ve hastalık riski
Bakır madenciliği sırasında ortaya çıkan zehirli atıklar, yer altı ve yer üstü sularına karışıyor. Bu kirli sular, hem tarlaları hem de insan sağlığını tehdit ediyor. Madenin doğaya bıraktığı bu görünmez zehir, yıllarca süren sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Bölgedeki maden projeleri, çoğu zaman mahkeme kararları beklenmeden bile devam ediyor. Mahkemelerin hazırladığı raporlar, bölgenin deprem ve heyelan riski taşıdığını söylese de, maden makineleri durmuyor. Hukukun yavaş işleyen çarkı, doğanın hızla yok edilmesine engel olamıyor.
Madenler sadece doğayı değil, köy yaşamını da bitiriyor. Tarım ve hayvancılıkla geçinen insanlar, su ve toprağın kaybıyla birlikte geçim kaynaklarını yitiriyor. Bu durum, insanların doğup büyüdükleri köyleri terk edip göç etmesine neden oluyor. Doğanın yok edilmesi, beraberinde yavaş yavaş bir köy kültürünün de yok olmasına yol açıyor.
Lice'de yaşananlar, aslında Türkiye'nin birçok yerinde tekrar eden bir hikâye. Kâr uğruna ormanlar, sular ve yaşam alanları gözden çıkarılıyor. Maden şirketleri, "kalkınma" adı altında doğayı paraya çeviriyor. Ama unutmamalıyız ki doğa, para değildir; hayatın kendisidir. Doğayı korumazsak, hepimiz kaybederiz. Çünkü yaşam, ancak toprağın, suyun ve ağacın yanında durmayı gerektirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.