Suriye'de son kördüğüm
İkinci Trump döneminde savaşın değil, istikrar ve uzlaşıya dayalı kapitalist ve siyasi kültürün hâkim olacağını seçimden hemen sonra yine bu köşemizde ifade etmiştik. Bu istikamette Trump yol alarak bizleri şaşırtmadı. Birçok cephedeki krizlerin liberal sistemleri enfekte ettiği gerçeği var; ancak muhalif bir sistem hareketi olmamasından dolayı bu badirelerden alınan ağır yaralar, liberal mekanizma için sadece restorasyon sağlıyor. Trump ve sözcülüğünü üstlendiği sermaye birçok yerde istikrarı esas aldığı gibi, Suriye’de de bunu merkeze koyuyor. Elbet Batı ile uyumlu bir istikrardan bahsediyoruz.
Şam’da oturan Şara, sosyoloji temelli bir figür olarak, istikrarın uyumlu sigortasıdır ve İsrail haricinde Batı’nın onayladığı bir isimdir. Batı için, sosyolojik zeminden meşruiyetini alan liderlerin uyumlu olması önceliktir; sosyolojinin kendisi değil. Şara’nın yönetim istikrarı için Türkiye Cumhuriyeti’nden ciddi birikim paylaşımı aldığı su götürmez bir gerçektir. Ancak homojen görünen Şam’daki yapının pek de homojen olmadığına dair ABD’den ve BM’den raporlar kamuoyu ile paylaşıldı ve bir yönetim krizinin kapıda olduğuna dair öngörülerde bulunuldu. ABD’nin, Şara’ya istikrarı ve yönetimsel kabiliyeti için tanıdığı şansın bir süresi ve sınırı olduğu gözlemleniyor. Eğer söz konusu görevler başarıyla yerine getirilmezse, yeni arayışlardan uzak durmayacaklarını hissettiriyorlar.
Tam bu noktada, ABD-Kürt ilişkilerine dair benzer bir tablodan bahsetmek gerekir. Irak Kürdistan Bölgesinde 90’lı yılların başında, Körfez Savaşı akabinde KDP ve KYB’ye ciddi alanlar açıldı ve uçuşa yasaklı bölgeler formülü ile Irak Kürtlerinde önemli bir zemin sağlandı. Ancak aradan geçen 30 yıla rağmen, Irak’ın Kürdistan Bölgesinde aşiret orijinli parçalı kurumsal kültür ve çok başlılık, ABD’de bir “Kürt Travması” yaşattı. Amerikalılar, Kürtlerin henüz yönetme kabiliyetlerinin olgunlaşmadığını görerek bağımsızlık referandumuna mesafeli durmakla kalmadı, olumsuz kanaat de bildirdi. Ancak Suriye’nin kuzeyinde Amerikalılar; 2014’ten beri müttefik oldukları Kürt siyasi yapısının istikrar yaratabildiğini ve yönetme kabiliyetini ispat edebildiğini sözlü konuşmalarında ifade ettiler. Görünen o ki, “Kürt Travmasını” Suriye Kürtleri aşacak gibi görünüyor.
Bu yüzden Irak’ta; ABD’nin Erbil’e çekilme kararı, KDP ve KYB arasındaki kurumsal mutabakattaki tarihsel ilerleme ve bu ilerlemeyi sabote eden kuzen Talabani’ye ABD desteği ile yapılan müdahale… Bu üç unsur, Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti hazırlığı olduğuna dair gözlemlere neden oluyor.
Suriye’de Şara için her ay yeni bir yönetim biçimi öneren Tom Barrack, Siyonizm’e rağmen Şara’nın ayakta kalması için mesai harcıyor. ABD, Suriye’de kendisini baskı altına alan Siyonizm’i de rahatlatacak bir yönetim formülü üzerinde çalışıyor. Şara, içerideki grupları homojenleştirip kurumsal istikrara erişmezse, kendisi için çanların çalacağını görüyor. Suriye’de Kürtlerin yönettiği bölgelerde istikrar tesis edebildiklerini ifade eden ABD’li yetkililer, yeni bir krize sebep olacak güçlere gereken dersin verileceğini de dolaylı olarak belirtiyorlar. SDG’nin diyalog dışına çıkan tavrına ilk tepki de ABD’den gelmişti.
Bu yüzden, Suriye’de oyun kurucu akıl, liberal mekanizmanın akışını oldukça önemsiyor. Ancak sahada söz sahibi diğer önemli iki aktör olan Türkiye ve İsrail de mevcut. Köşemizde önceki yazımızda belirttiğimiz üzere, Türkiye Osmanlı paradigmasını; İsrail ise Siyonist ajandayı işleme almış görünüyor.
Ez cümle: Suriye’de; ABD liberal istikrarı, Türkiye Osmanlı paradigmasını, İsrail ise Siyonist projeyi esas alıyor. Ancak üç aktör de Şara’nın yönetim kapasitesi üzerinde pozisyon alıyor. Kördüğüm tam da burası.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.