Liyakat konusunda kaldığımız yerden berdewamkirin!
Geçen hafta kaleme aldığım “İÇİ BOŞALTILMIŞ BİR KAVRAM; LİYAKAT” başlıklı yazım, oldukça ses getirmiş olacak ki bu hafta devamını istediniz; memnuniyetle yazıyorum.
Evet, ne demiştik; siyasette özellikle yerel siyasette LİYAKAT’ in giderek yok olmak üzere olduğunu, ne denli ayaklar altında çiğnendiğini dile getirmiştik.
Hani bir söz var “dost acı söyler” söyler ki, dostun acısı seni yaralasa da sana gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlatabilsin. Asla unutmayalım, dostun acı sözü iyilik içindir.
Diyarbakır’da Siyasi Partilerdeki yapılanmaya şöyle bir bakınca, herkes ya birilerinin adamı ya da birilerinin yakın akrabası… Hal böyle olunca da Diyarbakır siyasetine bakış açılarında objektif olmaktan çok uzaklar. Benim gördüğümü herkes görüyor, benim bildiğimi herkes biliyor ama ne kimse itiraf ediyor ne de kimse cılız bile olsa ses çıkarabiliyor.
Liyakatten devem edelim.
H er siyasi partide gerek bir kongre sonucunda gerekse Genel Merkezlerince atama yoluyla bir Başkan ve beraberinde Yönetim Kurulu üyeleri oluşuyor. Peki, bunların arasından yürütmeye seçilmek için hangi şartlara haiz olunmalıydı?
Kongrede seçildikten ya da atandıktan sonra ilk iş olarak yönetim kurullarında yer alan isimler ile birebir bir görüşme bir sözlü mülakat yapılıyor mu? Yoksa…
Hadi onu da geçtim; Yönetim Kurullarında yer alan kadın sayılarının oldukça az olması ve “Yürütme Kurullarında” sadece tek bir tane kadının yer alması, Diyarbakır gibi kadınlarına gereken değer ve önemi veren bir kent için oldukça düşündürücü.
Orada kadına bakış açısındaki zihniyet, benim zihniyetimle asla uyuşmuyor.
Oysa ki bizim kadınlarımız; toplumsal hayatta yer aldığı her alanda kendini mükemmel bir şekilde yetiştirebilen, birçok erkekten daha başarılı olduğunu her fırsatta ortaya koyabilen, kısaca aynı anda çocuk da kariyer de yapabilen, iyi bir ana, iyi bir eş olabilen, dağda keçilerinin başında, tarlada traktörün üstünde, tezgâhta kilim dokumada, tandırda ekmek, ateşte yufka açmakta, beşikte bebesini sallamakta, fabrikada üretimde, göklerdeki jetlerde kısaca hemen her yerde olan kadınlardır. Elbette ki siyasette de üstün varlık gösterebilirler. Ama tabi ki bunu anlayabilmek ve hazmedebilmek öyle kolay olmasa gerek.
Kadının yeri sadece “Kadın Kolları” ya da “Sosyal Faaliyetler, sosyal yardımlar vs.” değildir. Kadın, siyasette fikir de üretir proje de! Ama tabi ki o zaman “birilerinin yeri dar olursa” bir şey diyemem…
Önümüzde bizleri bekleyen “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmak için kat edeceğimiz kritik günler var. Gönül ister ki, bu hedefe ulaşma yolunda emin, sağlam ve kararlı adımlarla ilerleyen bilgi ve birikimleriyle tam donanımlı kadrolarla ilerleyelim. Halkımızla el ele, kol kola, omuz omuza, iç içe olalım. Diyarbakır halkına dokunamayan, onların sorunlarını kendi sorunuymuş gibi kabullenip çözüm üretemeyen hiçbir siyasetçi ya da yönetici asla başarılı olamaz. İşte sırf bu nedenle bile, siyaset sahnesinde ehliyetli ve liyakat sahibi isimlerle hareket etmek elzemdir. Siyasette LİYAKATA her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.