Meğer ne çokmuş…
İnsan, yakinen tanık olmayınca bazı toplumsal konularda yeterince duyarlı davranamıyormuş bunu bir kez daha anladım.
Uzun zamandır Diyarbakır’da sahalardayım. Neredeyse girmediğim mahalle kalmadı gibi bir şey.
Sahada olduğum zaman zarfında, Diyarbakır’ın öteki yüzü ile yani dar gelirli ailelerin ikamet ettiği mahallelerle karşılaştım.
Bir yerde modern kentleşme, diğer tarafta; tapusu bile olmayan evlerde her türlü insani konfordan uzakta sık sık kesilen elektrik bir yana, alt yapıdan, düzgün bir yoldan, doğal gazdan uzakta sürdürülmeye çalışılan yaşamlar ve kentte ikamet ettikleri halde kentli olmaya yabancı kalmış bu kentin nimetlerinden yararlanamamış insanlar…
Birleşmiş Milletler, Nüfus Birimi’nin 2007 verilerine göre, Dünya nüfusunun kentlerde yaşayan kısmı % 49,4’dur. Bu oranın 2025’te % 57,2’ye, 2050’de ise % 69,6’ya çıkacağı tahmin edilmektedir.
Kentlere göçün böylesine hızla seyretmesi, elbette ki birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Hızlı ve plansız kentleşme, bu şehre yapılabilecek en büyük kötülüklerin başında gelmekte. İşsizlik başta olmak üzere, alt yapı ve çevre sorunlarının yanı sıra sağlık ve eğitim gibi alanlarda da da birçok çözümsüzlüğü beraberinde taşıyan hızlı kentleşme, sadece Diyarbakır’ın sorunu değil elbette.
Fakat bu kentin jeopolitik konumu ve önemi nedeniyle, düzenli bir kentleşme konusuna ne kadar hassas davranmamız gerektiği de ortadadır.
420 BİNİ AŞKIN İNSAN SOSYAL YARDIM ALIYOR…
Devletimizin ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yönelik vermiş olduğu sosyal yardımlar çerçevesinde bu kentte yaklaşık 420 bin kişi sosyal yardım alıyormuş. Yoksullukla mücadelede en önemli sosyal politika aracı olan bu sosyal yardımlar; “aile yardımları”, “eğitim yardımları”, “sağlık yardımları”, “özel amaçlı yardımlar”, “yaşlı ve engelli yardımları”, “proje destekleri ve istihdam yardımları” gibi gruplara ayrılmaktadır. Diyarbakır’da da bu sosyal yardımlardan yararlananların sayısı oldukça yüksek.
Tabi ki bir de Belediyelerce dağıtılan sosyal yardımlar var.
BUNLARIN İÇİNDE EN ANLAMLILARINDAN BİRİNİ DE KAYAPINAR BELEDİYEMİZ YAPIYOR
Bildiğiniz gibi ÇÖLYAK hastalığı, buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllarda bulunan glütene karşı hassasiyet ile gelişen emilim bozukluğu hastalığıdır. Çölyak hastalığının tedavisinde tek seçenek, beslenme şeklimizden gluten içeren yiyeceklerin tamamen çıkarılmasıdır.
Glutensiz besinler ise, oldukça pahalı ve herkesin ulaşabileceği kadar yaygın değil.
Kayapınar Belediyemiz, tespit ettiği dar gelirli çölyak hastalarına 2021 yılından beri glütensiz 16 çeşit ürünün bulunduğu destek paketi ile sosyal yardımda bulunmakta. Bence en anlamlı sosyal yardımlardan biri de bu.
SONUÇ OLARAK; HIZLI VE ÇARPIK KENTLEŞME beraberinde işsizlik ve yoksulluğu da getirmektedir. Gönül ister ki, sadece Diyarbakır’da değil tüm dünya üzerinde yoksulluk en alt seviyelere insin. İnsanlarımız refah içinde yaşasın. Evet, meğer ne çokmuş… Sosyal yardım alan vatandaşlarımızın sayısının bu denli fazla olduğu gerçeğiyle bir kez daha karşılaştım.
Bu son 3 haftada Diyarbakır’ın öteki yüzüne, arka sokaklarına ve orada yaşananlara tanıklık ettim. Bu kentte yaşayan vatandaşlarımıza yönelik daha yapılması gereken çok hizmet var. Bu hafta sonu 31 Mart’ta sandığa gideceğiz ve yaşadığımız kentin geleceği için vereceğimiz kararı sandığa oy olarak atacağız. Şimdiden hakkımızda ne hayırlı ise o olsun diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.