Nerede o eski siyasetçiler?
Belki çok basmakalıp bir söz ama ne yazık ki durum bundan ibaret. Nerede o geniş hoş görülü ve herkese eşit mesafede durmaya özen gösteren siyasetçiler? Ne yazık ki günümüz siyasetçileri o eski günleri unutmuş gibiler.
Diyarbakır özelinde konuşursam, aslında söylenecek çok söz var. Hani nasıl derler; “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil!” Fakat işin can alıcı noktası o kadar çok incitiyor ki, susmayacağım.
SİYASETTE KADINI YOK SAYAN ANLAYIŞ MAALESEF HALA DEVAM ETMEKTE.
Defalarca dile getirmemize rağmen, kadınlarımızın da siyaset arenasında en az erkekler kadar başarılı olabileceğini bir türlü kabullenemeyen belirli güç odakları; sanki siyaset sadece erkeklere özgü bir meslek dalı imiş gibi davranmaya devam ediyorlar.
Diyarbakır bunları aştı beyler!
Diyarbakır’da kadını yok sayan ya da 2. Planda varlığını sürdürmeye zorlayan siyaset devri artık kapandı. Siyaset, toplumsal bir olgudur. Malumunuz; her toplum kadın ve erkek bireylerden oluşur. Toplumların kadına biçtikleri rol; ortak ahlaki değerler, dini, sosyal ve siyasal etkenlerle değişiklik gösterebilir.
Her ne kadar baskıcı bir toplumda yaşarsak yaşayalım, kadın olmamızın sağladığı bir özellik olsa gerek; elde ettiğimiz her başarı bize dayatılan konumdan ya da beklentilerden değil, kendi öz gücümüzdendir.
Zaten tarih bize bunu anımsatır.
Tarihteki ilk kadın hükümdar TOMRİS gibi…
NENE HATUN, HALİDE EDİP ADIVAR, SABİHA GÖKÇEN, AFİFE JALE, SAFİFE ALİ ve daha niceleri…
Bizim kadınlarımız her alanda kendilerini mükemmel bir şekilde yetiştirebilmişlerdir.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda kadın temsiliyetini sadece Kadın Kolları ile sınırlı tutan erkek egemen siyaset tarzını sonuna kadar haksız buluyorum. Bu Cumhuriyet, sadece erkeklerle kazanılmadı.
ERZURUMLU KARA FATMA, TARSUSLU ADİLE ONBAŞI, NAZİFE KADIN, İZMİRLİ AYŞE HANIM, GÖRDESLİ MAKBULE, BİTLİS DEFTERDARININ HANIMI, ADANA YÖRESİNDEN KILAVUZ HATİCE ve daha nice kadınımız…
Hani sözlerimin başında “Nerede o eski siyasetçiler” demiştim ya; size rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’den bir hikâyecik iletmek isterim, bakın CUMHURİYET ne imiş:
Rahmetli Demirel; babası Yahya Çavuş ve annesi Ümmühan Hanım ve kardeşleriyle beraber yaşadığı İslamköy’deki baba evini ziyaret eder. Büyük bir gururla beraberindekilere evi gezdirir. Başlar eğilerek girilen kerpiç odaya şöyle bir göz gezdiren Demirel:
“İşte ben bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu, gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Sonra Afyon Lisesi. Eğer bana CUMHURİYET NEDİR diye sorarsanız size cevabım şudur:
CUMHURİYET BENİM İŞTE! İslamköy’den çıkmış bir köylü çocuğunu Cumhurbaşkanı yapan Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet budur!”
Sizler de bu Cumhuriyet sayesinde o makamlardasınız. O zaman Cumhuriyet’imizi borçlu olduğumuz tüm kadınlarımız gibi günümüz kadınlarına da gereken değeri vermekle mesulsünüz. Bunu asla unutmayın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.