Az ekran çok hayat...
Geçenlerde şöyle bir video görmüştüm: 9-10 yaşlarında bir çocuk
bilgisayar önünde oturmuş ve kucağında bir torba abur cubur..
Annesi bir anda öfkeyle gelip: “Artık sana bilgisayar yasak!” diyerek kapatıyor ekranı.
Çocuk sinir krizi geçirip
her şeyi yere fırlatıyor, annesine bağırıp çağırıyor.
Üzüldüm
lakin yorumlara bakınca daha da üzüldüm. Hemen her yorum aynıydı:
“Patlat tokatı görsün velet.”
“Şu saygısız çocuğu bir elime verecekler ki görecek o zaman.”
Bu tarz yorumlar şaşırtmıştı beni.
Mesela ben videoyu izlediğimde
sadece anneye sinirlenmiştim.
Anneye ve babaya…
Bir çocuğu bu hale getirdikleri için acayip öfkelenmiştim onlara.
Çocuğa ise üzülmüştüm.
Yorumları görünce
bir kez daha emin oldum ki: Her çocuk özeldir ama ebeveynlerin pek çoğu aynı….
Bir çocuğu ekrana "bağımlı" hale getirmek nedir sizce?
Dünyaya gelişinden itibaren önüne paketli gıdalar yığarak, eline bir ekran tutuşturarak onun ruhen, fiziken uğradığı zararı nasıl görmezden gelebiliriz!

Buna hangi ebeveynin hakkı var?
Ki bir çocuğun sorumluluğunu alamayacaksak
üremek zorunda da değiliz!
Gerçekten değiliz yahu!
Açık havada, parkta, toplu taşımada gördüğüm hemen her çocuğun elinde
bir ekran var.
Çocuklar yaşamdan izole olmuş durumda.
Gözüm kayıp da izledikleri videolara bakınca... mideme kramplar giriyor.
Saatlerce berbat içerikteki videolara, oyunlara maruz bırakılan çocuğun
sağlıklı bir beyne sahip olması
mümkün mü?
Ki zaten ekranın henüz “gelişmekte olan” çocuk beynini küçülttüğü kanıtlanmış.
Çocuklara bakıyorum; birçoğunun hareketleri aynı; donuk bakışları, anlamsız cümleleri, odaklanamamaları, agresif ve huzursuz halleri..
Bomboş bakıyor artık çocuklar. Ekran, uyuşturucu almışçasına etkiliyor çocukları ve 'beyin çürümesi' oluşuyor.
Zihinsel gerileme, algıda düşüklük başlıyor.
Ekranın yanı sıra
ellerinde cips veya şekerli, renkli bir sıvı..
Bu gıdalar ile ikinci beyin denilen bağırsaklar mahvoluyor,
bağırsaklar hastaysa, tüm beden hastadır!
Neyse
asıl meseleme döneyim yine;
ekrana,
yapay dünyaya…
Evet, çocukların minicik elleriyle
çok hızlı bir akışa sahip olan ekranları SAATLERCE kaydırmaları içimi sızlatıyor.
Saatlerce, KONTROLSÜZCE ekran başında hareketsiz kalmaları, gerçek oyunu unutmuş olmaları, artık oyun kuramamaları… Doğayla,
en çok da kendi doğalarıyla bağ kuramamaları..

“Ama dijital çağda yaşıyoruz” değil mi?!!!
Dijital çağda yaşamak; bir bebeğin eline ekranı tutuşturmayı gerektirir değil mi?!!
Yoksa ne yapar bebek, ne yapar çocuk? Büyüdüğünde teknolojik hiçbir aleti kullanamaz!!
Neyse!
Şimdi açacağım ağzımı ama tutayım kendimi. Tutayım evet.
Herkesin çocuğu kendine!
Ama bu durum, istismar boyutuna ulaştı artık bence. Sus Elida!
Çocuğun sağlığını etkilemeye kimin
ne hakkı var canım. Anne-babası da olsa!?
Sana ne Elida!
Bir bebeğe günlük bir torba paketli gıda veriyorlarmış ve saatlerce ekrana maruz bırakıyorlarmış… Sus be artık Elida
sana nee!
Yok istismar, yok çocuğun bağırsak sağlığı, beyin sağlığı… Sana ne be! Boş ver!
Heheeeyyytt “doğan büyüyor işte!" değil mi?
Nasıl, ne şekilde büyüdüğünün ne önemi var? Büyüyor işte her doğan…
Bebe işte, bebe!
Bak ne güzel biliyor yutubeee, mutubee!
Dijital çağdayız bre!
Devamke!
Çocuk yemek mi yemiyor; aç ekranı.
Çocuk ağladı mı, öfkelendi mi; aç ekranı. Uzat telefonu ve kurtar o anı.
Evet çocuk susuyor ve öfkesi
yerini sessizliğe bırakıyor fakat sakinleşmek böyle bir şey midir?
Çocuk o an susuyor olabilir ama içerisinde neler olup bittiğini bilemiyor.
Duygusunu bastırıyor.
Sakinleşmeyi öğrenemiyor aslında
ve büyüdüğünde sadece daha güçlü uyarıcılara yöneliyor; şekerle, ekranla susturulan çocuk, zamanla bu susma alışkanlığını aşırı yeme, çılgınca alış-veriş veya madde kullanımıyla devam ettirebiliyor. Böyle okumuştum ben de
bir yerde..
Sakinleşmek bir beceridir evet
ve bu beceri, ekranla değil
bağ kurarak, "ilişki" ile kazanılır. Ağladıklarında onları susturmaya
çalışmak değil anlamaya çalışmak gerek. İlişki kurmak gerek, ekran tutuşturmak değil.

Bastırılan her duygu, bir şekilde kendini gösterir. Bazen öfke olur, bazense içe kapanma.. Bazen anlam verilmeyen ağrılar bazense madde bağımlılığı olur..
Çocuk o an susmuş olabilir ama onun içindeki korku, üzüntü ya da öfke halen oradaydı. Sadece bastırıldı.
Geçmedi.
Siz, her ekran uzattığınızda
o duygusuyla baş etmeyi değil
ondan kaçmayı öğrenir. Onu bastırmayı..
Özünde niyetim suçlamak değil, birlikte
bir farkındalık oluşturalım istiyorum.
Çocuklarımız için…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.