Altılı masa ve vicdan hareketi
Altılı Masa'nın açıkladığı vaatler veya metin olarak adlandırdığımız mutabakat metni, kuşkusuz Türkiye açısından iyi şeyler olarak değerlendirilebilir. Ama eksik tarafına baktığımızda; AK Partinin son 20 yılda yaptığını sanki tamir eder nitelikte bir mutabakat metni olduğunu ortaya koyuyor.
Eğer Millet İttifakı, vicdan hareketi olarak kendilerini adlandırıyorsa, öncelikle Türkiye'nin yüzyıllık yaşamı içerisinde yapılmışları ve gelecek yüzyılda yapılmayacaklarını değerlendirip o yönlü bir mutabakat metni oluşturmuş olsalardı, çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. CHP 1990'lı yıllarda iktidar ortağı olduğu dönemde. Kendi genel başkanlarının (Deniz Baykal) bile 22 ekim 1993' te Lice yakılırken Lice'ye giremeyip Mermer karakolundan geri çevrilmişti. Bu tablo hâlâ hafızalarda. Bir daha bu ülkede bunlara müsaade edilemeyeceğinin garantisini ve teminatını ortaya koymak zorundalar ki vicdan hareketi olabilsinler. Eğer vicdan mutabakatı seçilecekse buna Saadet Partisi ise 2 temmuz 1993'te Sivas'ta 33 aydını, 33 canın yakıldığı dönemde Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu bir daha bu ülkede iktidarda olduğunuzda yada yönetimde söz sahibi olduğu yerlerde bu tür vahşetlerin olmayacağını beyan etmek zorunda ve bunların özeleştirisini vermiş olarak gözükmeli.
Hakeza İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener kendi içişleri bakanı olduğu dönemlerde faili meçhullerin tavan yaptığı bir dönemde o günlere öz eleştiriyle yaklaşırsa vicdan hareketi söylemi belki yerinde olur. Yoksa laftan öteye geçmez. Bir daha ülkeyi o hale getirmeyeceğini pratikte veya en azından söylemlerinde onu görmek gerekiyor. Gelecek Partisi genel başkanı Ahmet Davutoğlu'na gelince barış sürecinin bitimi ile çatışmalı sürece girildiğinde kendi Başbakanlığı döneminde Diyarbakır'da 21 Mart 2017 Newroz olaylarında belden yukarısı çıplak olan hedef gözetilerek polis kurşunuyla öldürülen Kemal Korkut'un annesinden Suruç olayında Şenyaşar ailesi adına olayda eşini ve iki oğlunu kaybeden Emine Şenyaşar'dan 12 Ekim 2015' te Surda ekmek almaya giden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'nin annesinde yada Silopi'de 7 gün sokak ortasında cenazesi kalan taybet ananın (Taybet İnan) çocuklarından özür dileyecek mi?
Dilemesi halinde gerçekten vicdan hareketi olduklarını yada önümüzdeki yüzyılda iktidar olduklarında bu ülkeye gerçekten bir şey verebileceklerinin göstergesi olur.
En azından seçim propaganda sürecinde bunlara özeleştiri ile yaklaşırsa belki bir nebze vicdan hareketi olarak değerlendirilebilir. Yoksa mutabakat metninde İYİ Parti sözcüsünün Nazım Hikmet'ten okuduğu şiiri "yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine" slogandan öte bu yukarıdaki hususları pratik yaşama geçirmedikleri taktirde tekrarı yaşayacağımızı bundan öteye geçemeyeceğini düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.