Arslan ÖZDEMİR

Arslan ÖZDEMİR

Diyarbakır’ın 2026’dan en temel beklentisi: Barış

Diyarbakır’ın 2026’dan en temel beklentisi: Barış

“Diyarbakır’ın en büyük beklentisi barış içinde yaşayabilmektir.”

Diyarbakır’ın 2026’dan beklentisi yeni bir yol, yeni bir yön değil aslında. Bu şehir yıllardır aynı talebi farklı cümlelerle dile getiriyor: kalıcı barış, şiddetsiz bir hayat ve normalleşmiş bir gündelik yaşam. Büyük sözlerden, hamasetten ya da mucizelerden değil; sıradan ama onurlu bir hayattan söz ediyoruz.

En temel beklenti, çatışma ve güvenlik merkezli gündemin tamamen geride kalması. Silahların, operasyonların ve olağanüstü hâl psikolojisinin değil; siyasetin, diyalogun ve sivil toplumun konuştuğu bir iklim. Özellikle gençlerin şiddet döngüsünün dışında kalabildiği, geleceğe umutla bakabildiği bir Diyarbakır arzusu hâlâ çok güçlü.

Barış sadece silahların susması değildir. Aynı zamanda konuşabilme cesaretidir. Bu yüzden 2026’ya girerken Diyarbakır’da diyalog kanallarının güçlenmesi beklentisi öne çıkıyor. Merkezî yönetimle yerel yönetimler arasında, devletle toplum arasında daha açık, daha eşitlikçi ve karşılıklı bir iletişim ihtiyacı var. Sorunların bastırılarak değil, konuşularak ve müzakere edilerek çözülmesi artık bir temenni değil, bir zorunluluk olarak görülüyor. Sivil toplumun, kanaat önderlerinin ve akademinin yeniden kamusal alanda söz sahibi olması bu sürecin vazgeçilmez parçası.

Bu noktada Kürt sorununa yaklaşım belirleyici olmaya devam ediyor. Kimlik, dil ve kültür alanında gerilimi azaltan, kapsayıcı ve hukuk temelli adımlar Diyarbakır’da barışın en somut göstergeleri olarak görülüyor. Anadilin günlük yaşamda, kültürde ve yerel hizmetlerde doğal bir biçimde var olması; güvenlikçi reflekslerin yerini hak temelli politikalara bırakması, şehirdeki toplumsal rahatlamayı doğrudan etkiliyor.

Gençler ise bu hikâyenin tam merkezinde duruyor. Diyarbakır’da genç olmak hâlâ zor. İşsizlik, yoksulluk ve umutsuzluk yalnızca ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda toplumsal barış açısından en kırılgan alan. Gençlerin kendilerini dışlanmış değil, bu ülkenin eşit yurttaşları olarak hissetmesi; spor, sanat, kültür ve gönüllülük alanlarıyla hayata tutunabilmesi barışın en güçlü sigortası olarak görülüyor.

Amedspor’un Süper Lig’de görülmesi isteği yalnızca bir futbol başarısı talebi değil. Bu şehir için Amedspor, eşitlik duygusunun, normalleşmenin ve görünür olabilmenin sembolü. Sahada kimliğiyle, oyunu ve mücadelesiyle var olan bir Amedspor; tribünlerde öfkenin değil coşkunun, dışlanmanın değil ortak sevincin yaşandığı bir atmosfer demek. Diyarbakır, 2026’da Amedspor’u Süper Lig’de görmek isterken aslında şunu söylüyor: “Biz de bu ülkenin doğal, meşru ve eşit bir parçasıyız.”

Toplumsal barış, geçmişle kurulan ilişkiyi de kapsıyor. Bu şehir çok acı yaşadı. 2026’dan beklenti, bu acıların inkâr edilmeden ama yeni düşmanlıklar da üretilmeden ele alınması. Travma yaşayan kesimler için psikososyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi; yüzleşme ve onarımın intikam diliyle değil, birlikte yaşama iradesiyle yürütülmesi isteniyor. Fail-mağdur ayrımını derinleştiren değil, toplumu bir arada tutan bir dile ihtiyaç her zamankinden daha görünür.

Diyarbakır’ın çok katmanlı kültürel yapısı da barışın önemli dayanaklarından biri. Kürt, Türk, Ermeni, Süryani ve Arap geçmişinin bir çatışma alanı değil, ortak bir zenginlik olarak sahiplenilmesi; inanç ve kültür mekânlarının ayrışmanın değil, barışın sembolü hâline gelmesi bekleniyor. Kültürel etkinliklerin “siyaset üstü” birleştirici rolü, bu şehirde hâlâ büyük bir potansiyele sahip.

Bütün bunların üzerinde ise adalet ve eşitlik duygusu duruyor. Hukuka güvenin artması, çifte standart algısının azalması, keyfî uygulamalar yerine öngörülebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışı…

Diyarbakır 2026’dan mucize beklemiyor.

Sadece normal, onurlu ve barış içinde bir hayat istiyor.

Ve belki de en gerçekçi beklenti tam olarak bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arslan ÖZDEMİR Arşivi