Arslan ÖZDEMİR

Arslan ÖZDEMİR

Diyarbakır’ın tanıtımında yerel şiveye odaklanmak

Diyarbakır’ın tanıtımında yerel şiveye odaklanmak

"Bir şehrin kimliği, şivesinde değil, özünde saklıdır; Diyarbakır’ı tanımak, onun diline ve tarihine kulak vermektir."

Diyarbakır, yalnızca Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun en köklü ve zengin tarihine sahip şehirlerinden biridir. Binlerce yıllık bir geçmişi barındıran bu kadim şehir, farklı uygarlıkların, kültürlerin ve dillerin birleşim noktası olmuştur. Ancak Diyarbakır’ın bu tarihsel zenginliğinde en belirgin ve öne çıkan unsurlardan biri, halkının dilsel kimliği ve bu kimliğin taşıdığı sosyolojik anlamdır. Şehirde yaşayan halkın büyük bir kısmının ana dili Kürtçedir. Bu durum, Diyarbakır’ın kültürel yapısının temel taşıdır ve şehrin tarihsel dokusunu anlamak için Kürtçenin rolünü göz ardı etmemek gerekir.

Diyarbakır’da halkın çoğunluğu Türkçeyi sonradan öğrenmektedir. Şehirde birçok çocuk, okula başlayana kadar Türkçeyi bilmemekte, bu süreçte sadece Kürtçeyi konuşarak büyümektedir. Bu, Diyarbakır’ın dilsel ve kültürel yapısını anlamak açısından son derece önemli bir olgudur. Ancak bu gerçek, Türkiye’de genellikle göz ardı edilmekte ya da yerel halkın ana dili üzerinden bir “eksiklik” algısı yaratılmaktadır. Oysa bu durum, bir eksiklik değil, aksine çok dilli ve çok kültürlü bir yapının ifadesidir.

Buna rağmen, Diyarbakır’da bir kesim, şehrin tanıtımını yaparken Türkçe üzerindeki yerel şiveyi ön plana çıkararak, bu şiveyi bir “Diyarbakır özgünlüğü” olarak sunmaktadır. Bu yaklaşım, şehrin Kürtçe gibi derin tarihsel köklere dayanan kültürel değerlerini geri plana itmekte ve adeta görünmez kılmaktadır. Yerel şive elbette bir kültürel zenginliktir; ancak bu zenginlik, şehrin tüm kimliğini temsil eden bir unsur olarak öne çıkarıldığında, Diyarbakır’ın gerçek dilsel ve kültürel yapısının üzeri örtülmektedir.

Bir şehri tanımlamak ve tanıtmak, onun kültürel ve tarihsel gerçekliklerine sadık kalmayı gerektirir. Diyarbakır’ın tanıtımında, şehri sadece şiveli Türkçe konuşan bir bölge gibi lanse etmek, şehrin kimliğini dar bir çerçeveye hapsetmek anlamına gelir. Şive, bölgesel bir özellik olarak varlığını sürdürebilir; ancak bu özelliği, şehrin tamamını temsil eden bir simge haline getirmek, Diyarbakır’ın tarihsel gerçeklerine ters düşmektedir.

Kürtçe, Diyarbakır halkının temel iletişim dili olmasının ötesinde, şehrin kültürel mirasını, edebiyatını, müziğini ve günlük yaşam pratiklerini şekillendiren bir unsurdur. Şehirdeki dengbêjlik geleneği, Kürtçe üzerinden hayat bulmuş ve kuşaklar boyunca aktarılmıştır. Ehmedê Xanî’nin eserlerinden, modern Kürt edebiyatına kadar uzanan bir kültürel süreklilik, Diyarbakır’ın gerçek kimliğinin bir parçasıdır. Diyarbakır’ı tanıtmak isteyen herkes, bu gerçeği görmezden gelmeden hareket etmelidir.

Diyarbakır’ın tanıtımında yerel şiveye odaklanmak, sadece bir yanılgı yaratmakla kalmaz, aynı zamanda şehrin Kürtçe kimliğine yönelik bir asimilasyon çabasını da çağrıştırır. Yerel halkın bir kısmı, şiveli konuşmayı bir “özgünlük” olarak sunarken, bu tutumun farkında olmadan şehrin tarihine zarar verdiğinin bilincinde olmayabilir. Şehirde Kürtçe konuşan bir halkın varlığını arka plana itmek ya da yok saymak, hem sosyolojik hem de kültürel bir yanlıştır. Bu durum, halkın kendi kimliğiyle olan bağını zayıflatmakta ve nesilden nesile aktarılan değerlerin silinmesine yol açmaktadır.

Bir şehri tanıtmak, sadece turistik veya yüzeysel unsurları öne çıkarmaktan ibaret değildir. Diyarbakır gibi kadim bir şehrin tanıtımı, onun tarihine, diline, halkına ve kültürel mirasına sadık kalmayı gerektirir. Eğer Diyarbakır tanıtılacaksa, bu şehrin dengbêjlik geleneği, Kürtçe edebiyatı, halk dansları ve mutfağı gibi unsurlar göz ardı edilmemelidir. Şehirde kullanılan şive, bu zenginliklerin yanında küçük bir detay olarak kalmaktadır.

Diyarbakır’ın özüyle tanıtılması, sadece şehrin kültürüne saygı göstermekle kalmaz, aynı zamanda Türkiye’nin genelinde bir kültürel farkındalığın oluşmasına da katkı sağlar. Kürtçenin bölgedeki tarihsel ve kültürel rolünü kabul etmek, Diyarbakır halkının kimliğine saygı göstermenin en temel adımıdır.

Diyarbakır, şivesiyle değil, Kürtçesiyle ve çok katmanlı kültürel yapısıyla tanıtılmalıdır. Şehrin gerçek kimliğini yansıtmak, ona ve halkına olan borcumuzdur. Diyarbakır halkının ana dili olan Kürtçeyi, şehrin tanıtımında geri plana itmek, sadece bir kimlik sorunu yaratmakla kalmaz, aynı zamanda halkın tarihsel belleğini zedeleyen bir tutumdur.

Doğru bir tanıtım, Diyarbakır’ın çok katmanlı kültürünü, halkının dillerini, müziğini ve yaşam biçimini bütünsel bir şekilde yansıtmayı gerektirir. Ancak bu şekilde Diyarbakır, tarihine ve halkına yakışır bir şekilde temsil edilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arslan ÖZDEMİR Arşivi