Enver Yılmaz

Enver Yılmaz

Türkiye’de çocuk emeği: Çözülmeyen gerçeklik

Türkiye’de çocuk emeği: Çözülmeyen gerçeklik

Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde bir marangoz atölyesinde 15 yaşındaki bir çocuğa kompresörle işkence yapılması olayı, bireysel bir şiddet eyleminin ötesinde, Türkiye’deki çocuk işçiliğinin köklü ve yapısal bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tür olaylar münferit değil; aksine, yıllardır çözülemeyen, ekonomik ve siyasi nedenleri olan sistemik bir zafiyetin sonucudur.

Türkiye'de çocuk işçiliği, resmî kurumlar ve uluslararası raporlar tarafından açıkça ortaya konan bir gerçektir. TÜİK ve Çalışma Bakanlığı verileri, yüz binlerce çocuğun kayıt dışı ve tehlikeli iş kollarında çalıştırıldığını gösteriyor. Çocuklar, merdiven altı atölyelerden tarım ve sanayi sektörüne kadar geniş bir alanda güvencesiz koşullarda bulunuyor. Bu tablo yeni olmamasına rağmen, çözümü, ekonomik çıkarların karşısına geçebilecek güçlü bir siyasi irade gerektiriyor.

Bozova’daki işkence

15 yaşındaki çocuğun, kendisinden büyük biri tarafından işkenceye maruz bırakılması, sadece bireysel bir suç değil; aynı zamanda denetimsizliğin, kontrol mekanizmalarının çalışmamasının ve çocuk işçiliğinin toplum nezdinde normalleşmesinin doğrudan bir sonucudur. Bu olay, bir dizi önemli soruyu gündeme taşıyor:

Bu çocuk, yasalara rağmen bu atölyede nasıl çalıştırıldı?

Atölye yasal olarak kayıtlı mıydı ve çalışma koşulları kim tarafından ne zaman denetlendi?

Denetim yapılmadıysa bu durum, sistemsel bir tolerans olarak mı işliyor?

Bu soruların hiçbirine "münferit olay" diyerek cevap verilemez. Bu işyerlerinin varlığını sürdürmesi, denetim yetersizliğinin ve çocuk emeğinin ucuz işgücü olarak görülmesinin bir sonucudur.

Türkiye’de çocuk işçiliğinin sürmesinin ardındaki temel sebep, ekonomik sistemin bu emeği işlevsel görmesidir. Kayıt dışı istihdamın yaygın olması, işverenlerin denetimden korkmamasını sağlıyor. Aileler, yoksulluk nedeniyle çocuklarını çalıştırmak zorunda kalırken, devletin sosyal politikalarla bu yükü yeterince hafifletmemesi, çocuk emeğinin kullanımını ekonomik sistem için neredeyse "işlevsel" hale getiriyor. Sonuç olarak, çocukların hakları yerine, düşük maliyetli üretimin devamı önemseniyor.

Bozova’daki 15 yaşındaki çocuğun ağır şiddete maruz kalması, bir "insani zaaf" ya da "sapkınlık" gibi bireysel kavramlarla açıklanamaz. Bu olay, bir sistem sonucudur:

Bu, denetimsizlik sisteminin sonucudur.

Bu, yoksulluk sisteminin sonucudur.

Bu, cezasızlık sisteminin sonucudur.

Türkiye, çocuk işçiliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen gerçek ve kararlı bir politika üretmediği sürece, Bozova'daki gibi acı vakalar sadece buzdağının görünen kısmı olmaya devam edecektir. Sorunun çözümü, çocuk emeğine dayalı ekonomik yapıyı değiştirmekten, denetimsiz işyerlerini kapatmaktan ve etkisiz yasal yaptırımları güçlendirmekten geçmektedir. Türkiye'nin yanıtlaması gereken temel soru şudur: Ülke olarak çocuk işçiliğini bitirmek istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Bu soruya net bir cevap verilmediği sürece, çözüm asla kalıcı olarak hayata geçmeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Enver Yılmaz Arşivi