Taziye Evinde kan, sokakta can: Bireysel silahlanmanın acı faturası
Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinden gelen son haber, içimizi bir kez daha yaktı. Bir taziye evinin önünde, arsa yüzünden çıkan bir tartışma, aniden silahlı çatışmaya dönüştü ve masum bir babanın hayatına mal oldu. Bu olay, sadece bir "kaza" değil, bireysel silahlanmanın ve insan hırsının ne denli yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini gösteren acı bir örnektir.
Olay, Medya Mahallesi'nde bulunan bir taziye evinin önünde yaşandı. Edinilen bilgilere göre, aralarında uzun süredir arazi nedeniyle sorun olan iki kişi, bu kutsal mekânın önünde konuşmak için bir araya geldi. Ancak sözler kısa sürede öfkeye, öfke ise silaha dönüştü. N.T. isimli şahsın belinden çıkardığı tabancayla etrafa rastgele ateş açmasıyla, taziye yeri bir anda can pazarında döndü.
Bu akıl almaz şiddet sonucunda, 44 yaşındaki E.T. başına isabet eden kurşunla olay yerinde yaşamını yitirdi. Çatışmada ağır yaralanan 47 yaşındaki A.A.G. de hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
E.T.'nin yakınlarının anlattıkları, olayın trajik boyutunu bir kat daha artırıyor: "E.T., işten döndükten sonra 11 aylık çocuğu huysuzlanınca eşiyle birlikte biraz hava aldırmak için parka çıktı." Talihsiz baba, sadece 11 aylık bebeğini gezdirmek için olay yerinin yakınındaydı. Kavga eden taraflarla hiçbir bağı, hiçbir tanışıklığı yoktu. Onun tek "suçu", yanlış zamanda yanlış yerde bulunmaktı. Bu durum, bireysel silahlanmanın yarattığı en büyük tehdidi, yani masum insanların hedef gözetmeksizin can güvenliğinin ortadan kalkmasını gözler önüne seriyor.
Olayın bir taziye evinin önünde yaşanması ise insanlıktan çıkışın, hırsın ve gözü dönmüşlüğün geldiği noktayı gösteriyor. Taziye evleri, acının paylaşıldığı, insanların birbirine teselli verdiği, saygı ve huzurun hüküm sürdüğü kutsal mekânlardır. Toprak ve intikam hırsının gözü o kadar dönmüş ki, cami gibi, taziye yeri gibi bir yerde, insanların acılarını paylaştığı bir ortamda bile silahlarını çekip birbirlerine ve masum insanlara kurşun yağdırmaktan çekinmiyorlar. Bu durum, vicdanların nasıl köreldiğini, değer yargılarının nasıl ayaklar altına alındığını düşündürüyor. Kutsalları bile tanımayan bu acımasızlık, toplum olarak geldiğimiz tehlikeli noktayı işaret ediyor.
Diyarbakır'da yaşanan bu facia, bireysel silahlanmanın ne kadar büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ruhsatlı veya ruhsatsız, fark etmeksizin evlerde, iş yerlerinde veya kolayca temin edilebilen bu silahlar, en basit tartışmaları bile ölümcül sonuçlara dönüştürüyor. Öfkeyle hareket eden bir kişinin elindeki silah, anlık bir hırsın nelere yol açabileceğini gösteriyor. Masum bir bebeğin babasız kalması, E.T. gibi hayatla hiçbir derdi olmayan birinin sırf birilerinin kontrolsüz silahından çıkan kurşunla ölmesi, artık göz ardı edilemez bir sorundur.
Bu tür olayların önüne geçmek için acilen adımlar atılmalıdır. Bireysel silahlanmanın önüne geçilmesi, silah ruhsatı verme koşullarının gözden geçirilmesi ve mevcut ruhsatsız silahların toplanması hayati önem taşımaktadır. Toprak, para ya da şahsi meseleler uğruna bu kadar kolayca insan canına kıyılmasına, kutsal mekanların dahi şiddet arenasına dönüştürülmesine daha fazla seyirci kalınmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.