Mahmut Çabuk

Mahmut Çabuk

İnsan iman etmekle huzur bulur

İnsan iman etmekle huzur bulur

Allah'a iman eden huzur bulur, mutlu olur. Sıkıntılarını, çıkmazlarını imanla aşar. Ömrü teslimiyetle geçer. Zira iman eden kişi eksiği de, fazlayı da anlar ve bunu teslimiyetle aşar. Şükretmeyi, hamdetmeyi bilir. Ölümün yok olmak olmadığını anlar. Ölümün bir şekil ve mekân değişikliği olduğunu bilir.

Bu âlem ile öteki âlem arasında bir nokta olduğunun farkındadır. Burada yaptıklarının mutlaka bir gün karşılığını vereceğini bilir. Bir gün bütün ailesiyle, sevdikleriyle huzur yerinde yani cennette buluşacaklarının şuurundadır. Yaptığı her iyiliğin karşılığını alacaktır. Günahlarından dolayı gergindir ama affedilme beklentisindedir. Bir ilahi gücün kontrolünde olduğunun bilincindedir Kendisini aşan işlerde, 'Güç ve kuvvetimden vazgeçip sana sığındım ya Rab' der.

Kanatsız kuş gibi

İman etmeyen kişi kanatları yolunmuş bir kuş gibidir. Huzursuzdur, güçsüzdür, gergindir. İstediği yere ve yöne uçamaz. Düşmana karşı iradesini kullanamaz. En yakın zamanda düşmanlarına yem olur. Çünkü kanadını kaybetmiştir. Kanat imandır, teslimiyettir.

İman etmeyen kişi, bu hayatı bir fırsat beller. Daha çok zevk ve hazzın yolunu gözler. Ona göre bir gün bir gündür. Daha çok eğlenmeyi arzu eder. Ölüm korkusu içindedir. Giden her gün kayıptır onun için. Kalan her gün ise ganimettir. Gününü gün eder. Kendini kandırır gider.

'Neye şükredeyim ki?'

Bir gencin sorusuydu bu. Ona göre şükretmek için dünyanın yarısına hâkim olmak gerekiyordu. Hâlbuki dünyanın yarısına da sahip olsa yine huzur bulamayacaktı. Çünkü sevgiyle mutlu olunur. İyi işler, güzel ameller ve merhametle mutlu olunur.

Bu soruyu soran gencin soruyu soracak dili vardı. Yürüyecek ayağı, duyan kulağı vardı. Ellerini kullanabiliyordu. Ekmeği parçalayacak dişleri bile vardı. Bir an yürüyemeyen, dayanakla adım atabilen, konuşamayan, elini kaldıramayan insanlar aklıma geldi. Bütün bunların farkında olmayan kişiyi kim ve ne rahatlatır ki?

Şükretmeyen küfran-ı nimet halindedir. Ya şükredersin veya küfran-ı nimettesin. Şaşkın ve doyumsuz nefisleri, sahibini bulamayan kalpleri ancak Allah yatıştırır. Allah doyurur, huzur buldurur. Bohem, karamsar, şaşkın ve doyumsuz halden sahili selamete (esenliğe) döndürür. Rad Suresi'nin 28. ayeti bu hâli özetliyor: "Kalpler sadece Allah'ı anmakla (zikirle) huzur bulur."

Yalnızlık Allah'la geçer

Allah'ın dostu zikir halindeydi. Evindeydi. Manevi bir halvet içindeydi. Dostu ziyaretine geldi. Ve sordu: "Yalnız mısın?" Cevap verdi: "Demin Allah'la idim. Şimdi sen geldin. Gerçek yalnızlığa daldım."

Allah dostları Allah (Celle Celaluhu) ile ünsiyet edindiler. Onlar Allah'tan uzaklaşınca yalnızlığın girdabına kapılırlar.

Basar var, basiret yok

"Basar" görmek demek. "Basiret" ise anlamak demektir. Dünyamızda milyonlarca basar sahibi var. Ama ne yazık ki basiretten yoksunlar. Etrafınıza bakın. Bunların sayısı hiç de az değil. Esas olan kalp gözünün açık olmasıdır. Gözün görmesi yetmiyor. Onun içindir ki kâinatta mucizevi varlığı görmeyen milyonlar yanıldılar. Hakikati göremeden ölüp gittiler.

Modern insan bunalımda

İnsanoğluna yetmiyor. Ne para, ne pul, ne mevki ne de makam. Azdıkça azıyor insan. "Rabb'ine nankör", kula nankör olmasın mı? Bazılarına Allah yetmiyor. Kendilerine sahte ilahlar ediniyor. Bir müddet sonra ondan da bıkıyor. Ne evlat, ne eş, ne bahçeler, bostanlar, hiçbir şey yetmiyor. Huzur yok. Kindarlık, şiddet, saldırganlık, bencillik had safhada. Dur durak bilmiyor bazı insanlar.

Batı'da bu bunalım daha da derin. Nice tanınan kişi hayattan tecrit oluyor. Kalabalıklardan, hatta şöhretten kaçıyor. Kendini yalnız hissediyor. Kendinden kaçıyor. Sorumluluğundan kaçıyor. İyilik yapmaktan kaçıyor. Kısacası insan, insan olmanın sorumluluğunun çok uzağında.

Düşmanımız içimizde

İnsan çoğu kez hakikatten kaçar. Bunalımın faturasını hastalığa, yokluğa, çağın ağır metal yorgunluğuna keser. Depresyonunu bununla yorumlar. Ama esas sıkıntı; Rabb'inden, sahibinden, yaratıcısından kaçmış olmasıdır. Düşmanımız içimizde. Nefsimiz esasen en büyük düşmanımızdır..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahmut Çabuk Arşivi