Kayyım sistemini demokratik yerel yönetimlere gömmek için ne yapmalı?
Belediyeler 5393 sayılı Belediye Kanunda da belirtildiği gibi, Belediye yetkili olduğu sınırlar içerisinde Yaşayan vatandaşların yerel nitelikteki müşterek ihtiyaçlarının karşılanmasında sorumlu olan yerel yönetim birimidir. Belediyeler halkın yönetime katılımını sağladığından dolayı da, demokrasinin en etkili bir şekilde uygulandığı kurumlardır. Yerel yönetim literatüründe “Yerel yönetimler, demokrasinin ana okuludur.” Diye bir deyimde kullanılır. Bu nedenle de yerel yönetimlerin sağlıklı işlemesi, ülkenin demokratik gelişimine de büyük oranda katkı sunmaktadır. Yerel halkın belediye meclisleri ve il genel meclisleri aracılığıyla yerel yönetimlerdeki karar alma süreçlerine seçtiği temsilciler aracılığıyla katılmaktadır. Tüm demokratik ülkeler, yerel yönetimleri sürekli öne çıkararak yeni yetkiler tanımlayarak, yerel demokrasinin gelişmesi için sürekli daha iyiye doğru yol almıştır. Bunun sonucunda da; Birçok gelişmiş ülkede yerel özerklik, yerellik, yerel demokrasi ilkeleri ve uygulamaları o ülkelerin merkezi demokrasilerine de büyük katkılar sunmuştur. Tüm ülkelerde ülkede yaşanan olağanüstü dönemlerde, ülke güvenliğinin sağlanması için yerel demokrasi, yerel özerklik yasaları askıya alınabilmektedir. Ancak alınan tedbirler olağanüstü hal uygulamaları sona erdiğinde, yerel yönetimler ile ilgili ilkeler yeniden öne çıkarılarak normal döneme geçilir.
Peki bizde böyle mi olmuş?
Kocaman hayır diyoruz.
DEM parti belediyelerine atanan kayyum sürecine baktığımızda, ilk olarak 2016 yılında Cumhurbaşkanlığınca 674 sayılı KHK (Kanun Hükmünde Kararname) çıkarılmıştır. Çıkarılan 674 Sayılı KHK 1 Eylül 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname , 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen darbe girişimi nedeniyle ilan edilen OHAL (Olağanüstü Hal). döneminde çıkarılmıştır. Çıkarılan KHK nın dayanağı ise Anayasanın “Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.” Diyen Anayasanın 119. Maddesidir.
Cumhurbaşkanlığınca çıkarılan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 39. maddesi nin ikinci fıkrası ile ”Belediye ve bağlı idare imkânlarının terör veya şiddet olaylarına dolaylı ya da doğrudan destek sağlamak amacıyla kullanıldığının valilik tarafından belirlenmesi durumunda, terör ve şiddet olaylarına destek olmak amacıyla kullanılan belediye veya bağlı idare taşınırlarına mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından el konulur. Bu fıkra kapsamında sorumluluğu tespit edilen belediye veya bağlı idare personelinin vali veya kaymakam tarafından görevden uzaklaştırılması halinde göreve iade işlemi ancak uzaklaştırma işlemini yapan makam tarafından yapılır.” Diyerek, yine aynı 674 Sayılı KHKnın 40. Maddesi ile ile 5393 sayılı Belediye Kanununa geçici 9. Madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 9- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları kapsamında haklarında yürütülen soruşturma veya kovuşturma nedeniyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanı, başkan vekili ve meclis üyelerinin yerine 45 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre işlem yapılmış olsa bile onbeş gün içerisinde 46 ncı maddedeki yetkili makamlarca 45 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen usule göre görevlendirme yapılır.” 674 Sayılı KHK nın bu iki maddesine dayanılarak seçimle iş başına gelmiş olan yerel yöneticiler ve yerel meclis üyeleri birer birer görevden alınarak yerlerine mülki idare yöneticileri (Kaymakam ve Valiler) belediye başkanı olarak atanmıştır.
674 Sayılı KHK nın yerel yönetimler ile ilgili sonuçlara baktığımızda;
2016 yılı Kürt illerindeki belediyeler açısından tamamı ile ülke demokrasisi açısından faciaydı. Yerel seçimlerinde 102 yerel yönetim biriminde seçimi kazanan DBP (Bugünkü DEM Parti) li 102 belediye eş başkanlarından 94’ü görevinden alındı. 3 DBP li belediye eş başkanı istifa etti ya da istifa ettirildi. DBP 2019 yerel yönetim seçimlerine kadar olan süreci 5 Belediye ile tamamlayabildi. Görevden alınan eş başkanların yaklaşık olarak %75 i tutuklandı, binlerce çalışan işten çıkarıldı, memurlar KHK ile ihraç edildi. Bilindiği üzere OHAL döneminde alınan kararlar ve KHK lar OHAL süresince geçerlidir. Ancak öyle olmadı, 20 Temmuz 2016 da ilan edilip, 7 kere uzatılan OHAL uygulaması 18 Temmuz 2018 de kaldırılmasına rağmen, kayyum atanan belediyeleri başkanları görevlerine iade edilmediği gibi, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince herhangi bir nedenle görevden alınan belediye başkanın yerine belediye meclisince görev süresini tamamlamak için bir başkan vekili seçilir maddesinede uyulmayarak, atanan mülki idare amirleri kayyumluk görevlerine 2019 seçimlerine kadar devam etti. Çünkü merkezi yönetim 10/11/2016 tarihinde 674 sayılı KHK nın 39. Maddesi ile getirdiği düzenlemeyi 5393 sayılı belediye kanunun 45. Maddesine işlemişti. (O dönem CHP yapılan bu değişikliklerin bir çoğunu Anayasa Mahkemesine götürmüştü. İlginçtir 39. Maddedeki düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürmemişti. Okuyuculara bir dip not olsun)
İktidar kayyum atamasını alışkanlık haline getirmişti. 2019 yerel seçimlerinde HDP bu defa 65 belediye kazanmıştı. Seçimlerden sonra bir yıl içinde kazanılan 65 belediyeden 52’sine tekrar kayyum atadı. Ayrıca seçimleri kazanan 7 belediye başkanına KHK ile memuriyetten ihraç edildikleri için oldukları gerekçesi ile mazbata verilmedi. Belediye meclisleri çalıştırılmadı. Mart 2024 seçimlerinde yine Kürt illerinde, bu defa DEM Parti seçimlerde 78 belediyede seçimleri kazandı. 2024 seçimlerinden sonra yaklaşık 1 yıl içerisinde, DEM Parti nin kazandığı 78 belediyeden 10 tanesine tekrar kayyum atadı.
Kayyum atamaları Anayasa’nın 127. Maddesine göre, “Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur.” İlkesini hiçe sayılmıştır. Belediye başkanları hiçbir yargı kararı olmaksızın içişleri bakanı ve valiler tarafından görevden alınmaları, Anayasa’nın 127. maddesi ile çelişmektedir. Kayyum atanan belediye başkanlarının hiç biri hakkında kesinleşmiş bir Mahkeme kararı yoktur. Merkezi yönetim aldığı kayyum kararları ile yetkisini kötüye kullanılmıştır. Kayyum atamaları aynı zamanda Anayasa’nın 123. maddesinde yer alan “yerinden yönetim ilkesine” de aykırı bir durumdu. Yerel yönetimlerde yöneticilerin seçimle yerel halk tarafından belirlenmesi gerekirken, bu kişilerin vesayet makamı tarafından atanması demokratik yönetim ilkelerini ayaklar altına almaktır. Burada ki en önemli sorun 2016 yılında OHAL nedeni ile kayyum atanan belediyelerde 2018 tarihinde OHAL in kaldırılmasından sonra, kayyum atanan belediyelerde seçimler yenilenebilirdi, belediye meclisinden sürenin sonuna kadar belediye başkan vekili seçilebilirdi ancak merkezi yönetimin seçimle alamadığı belediyeleri kayyumla almak daha kolayına gelmişti. Kayyum atamaları, kayyum atanan belediyelerde hizmetlerin aksamasına , belediyenin mali kayıpların artmasına ve toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine yol açmıştır. (2024 seçimlerinde Mardin de seçilmiş belediye yönetimi, 400 personeli işe almıştır. Atanan kayyum seçilmiş belediye yönetiminin almış olduğu işçilerin %90 nı hiçbir gerekçe göstermeden işten atmıştır.)
Seçilmiş belediye başkanlarının yerine merkezi yönetim tarafından atanan Vali ve Kaymakamlar, hem 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa göre Cumhurbaşkanın ildeki temsilcisi olarak görev yaparken, aynı zamanda Belediyeleri de yönetiyorlardı. Kürt illerinde ki belediyeler 2016-2024 tarihleri arasında Anayasası’nın 123. maddesinde yer alan “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.” Maddesi yok sayılmıştır çünkü DEM Partinin kazandığı belediyelere kayyum atanarak, ilgili belediyeler merkezi yönetimin şube müdürlükleri haline getirilmiştir. Yani il sağlık müdürlüğü ile belediyenin arasında bir fark kalmamıştır. Hatta şu an Mardin Büyükşehir Belediyesi nin ismi, Çevre Şehircilik Bakanlığı Mardin Yerel Yönetimler Bölge Müdürlüğü olabilirdi.
Türkiye de 2016 dan 2024 e kadar olan sürede Uygulanan kayyum sistemi, hem ülkede hem de dünyada büyük tepkilere neden oldu. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, Venedik Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu raporlarında bu uygulamayı “seçmen iradesinin ihlali” olarak değerlendirmiştir. Kayyum atamaları, uluslararası alanda Türkiye’nin demokratik standartlarını da tartışmaya açmıştır. Bu tartışmalar Son dönemde CHP li belediyelerde yaşananlar ile birlikte zirve yapmıştır.
Günümüzde Kürt sorunu ile ilgili olarak yürütülen yeni bir çözüm sürecinin içerisinde, Anayasa değişikliği tartışmaları, cezaevlerinde hukuksuz bir şekilde tutulan DEM Parti üyelerinin serbest bırakılması tartışmaları, Terörle Mücadele yasasında değişiklik tartışmaları ve yerel yönetimlerde kayyum atanmasına dair tartışmalar devam ederken konumuz olan yerel yönetimlerde kayyum olaylarının bir daha yaşanmaması için yapılacak düzenlemeler neler olmalıdır?
Geleceği doğru yapılandırmak istiyorsak Demokratik bir ülkede yasallığın ana kaynağı Anayasa olduğu unutulmamalıdır. Bu kapsamda,
Anayasanın kuşkusuz herkesin net olarak anlayacağı ve merkezi yönetim dahil olmak üzere herkesin okuduğunda aynı sonucu çıkaracağı ve başta merkezi yönetim olmak üzere herkesin saygı duyacağı kuralları içermesi gerekir. Anayasa hükümlerinin, yalnız yasama ve yargı organlarıyla kişileri değil, «Yürütme organıyla» «yönetsel makamları» da bağlayan temel hukuk kuralları oldukları çok açık bir şekilde belirtilmelidir.
Ülkede kayyum ve benzeri uygulamaların bir daha yaşanmaması için, Yerel yönetimler ile ilgili olarak Anayasa maddeleri herkesin anlayacağı şekilde yazılmalıdır.
Örnek vermek gerekirse yapılacak Anayasa değişikliğinde Anayasanın 127. Maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenebilir.
Madde 127 – Her Yerel Yönetim kendi sınırları içerisinde, yerel halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere, yerel özerklik esasına dayanarak, kuruluş ilkeleri ve görevleri kanunla belirlenen ve karar organları, seçim kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan özerk birimlerdir.
Yerel yönetimlerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yasama organımızın da onayladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Seçilmiş belediye başkanları mülki idare amirleri ile koordinasyon içersinde çalışmalıdır. Ancak mülki idare amirleri yerel yönetim organlarının amiri olmadığı net bir şekilde açıklanmalıdır.
Yerel yönetim seçimleri, beş yılda bir yapılır.
Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusu yargı kararı ile olur.
Görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan yerel yönetim organları veya bu organların üyeleri hakkında yapılan soruşturma 90 gün içerisinde sonuçlandırılır. Bu iki aylık süre içerisinde seçilmiş belediye başkanı görevinden alınarak yerine seçilmiş meclis tarafından bir başkan vekili seçilir. 3 ay sonra yargı kurumlarının vereceği karar sonucunda belediye başkanı veya meclis üyesi ya görevine tekrar başlar ya da görevine son verilir. “Vesayet makamlarının görevlerine son verilen seçilmiş yerel temsilcilerin yerine atama yapması yerel özerklik kavramının özü ile çelişmektedir. Bu durum demokratik yönetim ilkeleri ve yasal açıdan sorun teşkil etmektedir.”
Merkezi idare, yerel yönetimler üzerinde, yerel hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve yerel ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller içerisinde mali denetim ve kesin hükme bağlanması sayıştay tarafından yapılır.
Yerel yönetimlerin rehberlik ve idari denetimi, çevre şehircilik bakanlığı tarafından yapılır.
Yerel yönetimler kendi iç işleyişleri ile ilgili tüzük ve yönetmelikleri anayasa ve yasalara aykırı olmamak koşulu ile kendi seçilmiş meclislerinin onayı ile çıkarırlar.
Yerel yönetim kuruluşları belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında seçilmiş meclislerinin onayı ile birlik kurabilir. Kurulacak birliğin görevleri, yetkileri, maliye işleri ve bu birliklerin merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri yerel yönetimler kanununda düzenlenir. Kurulacak birliklerin, görevleri ile orantılı gelir kaynakları üye yerel yönetimlerce sağlanır.
Anayasada yapılacak bir değişiklikte merkezi yönetim ve yerel yönetim arasında, yerel yönetimlere bırakılmış olan görevler ile ilgili olarak kanunlarda merkezi yönetim tarafından üstlenilen görevler, yasalar taranarak çıkarılmalıdır. Örnek vermek gerekirse Büyükşehir Belediyesinin kendi sınırları içerisinde ulaşımın planlaması gibi bir görevi olmasına rağmen, düzenlemeyi yapma yetkisi var ama yaptırım yetkisi yok bu yetkinin netleştirilmesi gerekir . Buna örnek vermek gerekirse İstanbul Büyükşehir Belediyesinin taksi sayısını artırma girişimi merkezi hükümetin son yıllarda sekreteryası büyükşehir belediyesi tarafından yürütülen UKOME (Ulaşım koordinasyon Merkezi) ne atanan yeni üyelerden dolayı yerel yönetimin karar alma becerisi en alt düzeye indirilmiştir. Bu ve buna benzer düzenlemelerden dolayı merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayet denetiminin de çok ötesine geçilmiştir. Bu tür düzenlemeler ile Yerel yönetimlerin yetkilerinde daralmalar olduğu gibi yerelde bir merkezileşme olmaktadır. Bu konunun değişikliklerde dikkate alınması gerekmektedir.
Sonuç olarak;
Kayyum uygulamaları mevcut Anayasa‟nın 123. maddesinde yer alan “yerinden yönetim ilkesine” aykırı bir durumdur. Kayyum atamaları Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının özüne ve şartın belirttiği yerel özerklik tanımına aykırı bir durumdur.
Hem yapılacak Anayasa değişikliğinde hem de 5393 sayılı kanunda yapılacak Avrupa Yerel Yönetimler Şartına konan çekinceler kaldırılmadıkça, şartın özünün Anayasa ve kanunlara aktarılmadıkça yapılacak değişikliklerin hiç biri 3 yıl sonra tekrar kayyum atanmasını engelleyecek yeterlilikte olmayacağı açıktır.
Sonuç olarak aradığımız şey, demokratik meşruiyeti olan, evrensel hukukla giydirilmiş demokratik cumhuriyet süreci olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.