Mahmut Bilgin

Mahmut Bilgin

Kürt milliyetçiliği ve ulusalcılığının düşündürttükleri

Kürt milliyetçiliği ve ulusalcılığının düşündürttükleri

“Milliyetçi söylem her şeyden önce sanayileşme ve modernite tarafından geliştirilen siyasal ve kültürel süreçlere uygun hale getirilmiş bir meşruiyet doktrinidir.” (Gellner)

Peşinen şunu demeliyim ki, milliyetçilik gericilik ya da ırkçılık değildir. Milliyetçi proje modern bir söylemdir. Çünkü ulusal kimlik içsel olarak siyasal egemenliğe bağlıdır ve milliyetçilik de bir haklar söylemidir. Ulusal haklarının gerçekleştirilmesi söylemidir. Bu genel teorik belirlemeden sonra şunu da söylemek şarttır, Kürt milliyetçi söylemi modernitenin bir ürünüdür. Gerici ya da ilkel değildir. Bugün çağdaş dünyada Kürtler en büyük devletsiz ulusu oluşturuyorlar. Bu bakımdan Kürt milliyetçiliği Kürt ulus kimliğinin onaylanmasının siyasetidir ve Türkiye, İran ve Irak’ta teritoryal merkezi devletlerin ardından ortaya çıkmıştır. Kürt ulusal kimliği şüphe götürmez bir biçimde modern olup, kendi ile öteki arasındaki ilişkiye işaret etmektedir. Yani Türk, Arap ve Fars kimlikleriyle olan ilişkidir. Kürt milliyetçi söylemi, Kürt ulusu ve ulusal kimliği kavramları bütünlüklü olarak 1. Dünya Savaşının bitmesinden ve ardında Kürdistan’ın parçalanmasından bu yana Türkiye, İran ve Irak’taki ulus devletlerin oluşmasına eşlik eden dönemin içinden ve onlara karşı olarak gelişmiştir. Kürt milliyetçiliği Avrupa’daki milliyetçiliklerin aksine, Kürdistan’da demokratik vatandaşlık ve sivil toplumun bastırılmasına dayanmaktadır. Kürdistan’daki bu uygulama modernite koşullarının bastırılmasını geliştiren bir siyasettir ve etnik ulusal asimilasyon siyasetinin karakteristik bir özelliğidir. Egemen devletler demokratik vatandaşlığı ve sivil toplumu ezerken Kürt milliyetçi gelişimini ertelemeye çalışmışlardır. Fakat bu en çok da kendilerinin modernleşme süreçlerini akamete uğratmıştır. Bugünkü İran, Türkiye, Irak ve Suriye’deki durum göz önüne alındığında bu gerçek görülecektir. Dolayısıyla Kürdistan’da Kürtler ile egemen kimlikler arasındaki ilişkiyi tanımlayan koşullar değişmeden kaldığı sürece siyasal zor ve şiddet devam edecektir. Çünkü bugüne kadar egemen kimliklerin Kürt ulusal kimliği ile kurduğu ilişki biçimi şiddet üretmektedir.

Kürt milliyetçiliği ve ulusallık söylemi 19. yy’ın sonlarından beri şekillenirken çeşitli sorunlarla karşılaşmıştır. Bunlar tarihsel, sosyal, politik, ekonomik ve uluslararası faktörlerle alakalıdır. Kürtlerin kendi ulus – devletlerinin olmaması en temel sorundur. Buna ek olarak ret ve asimilasyon politikaları Kürt ulusal hareketlerini radikalleştirmiş ve isyanları ortaya çıkarmıştır. Diğer taraftan dilsel ve mezhepsel çeşitlilik Kürt milliyetçiliği üzerinde zayıflatıcı etkiye sahip olagelmiştir. Aynı zamanda Kürt hareketleri arasındaki ideolojik, stratejik ayrılıklar farklı yaklaşımlar ortaya çıkarırken, Kürt ulusal hareketleri arasındaki liderlik ayrışmaları çözülemeyen bölünmelere yol açmıştır. Diğer bir sorun ise uluslararası güçler Kürt milliyetçiliğine stratejik yaklaşmamış, çıkarlarına bağlı olarak desteklemiş ya da göz ardı etmiştir. Kürt milliyetçi gelişimi önündeki en temel güncel sorun ise içsel demokratikleşme sorunlarıdır. Otoriter eğilimler, sivil toplum ve bireyi bastıran yaklaşımlar Kürt milliyetçiliğinin gelişimini akamete uğratmaktadır. Böyle olunca sanki modernite Kürt siyasetini tümüyle atlamış görünse de gerçekte modernite Kürt milliyetçiliğini ve ulusalcılığını atlamadı, tersine onu söylemde ve pratikte onaylamadan yarattı. Bu geri dönüşü olmayan bir yaratımdır artık.

Fakat kabul etmeliyiz ki bugün Kürt milliyetçiliği ve ulusalcılığı derin bir biçimde parçalanmış durumdadır. Yapısal, siyasal ve kültürel birlikten yoksun olan Kürt milliyetçiliği yerel çıkarları ve kişisel ilişkileri güden bir tarza indirgenmiştir ve düzenli olarak başarısızlıklarla boğuşmaktadır. Bu başarısızlıkların kökleri Kürdistan’da sivil toplumun kronik zayıflığında yatmaktadır. Kürt ulusal siyasetleri merkezkaç eğilimlerin hakim olduğu yerel hareketlere dönüşmüşlerdir. Bugün Kürt siyasal arenasına egemen olan siyasetler Kürdistan’da sivil toplumun gelişmesine değil, onun sürekli zayıflamasına heveslidirler. Egemen Kürt siyasetlerinin karakteristik olarak milliyetçilik ile etnikçilik arasında gidip gelen, yerel çıkarlar ile acil siyasi amaçların peşinden sürüklenen ve sıklıkla biçim ve yön değiştiren muğlak bir kimlikleri var. Bu muğlaklık Kürtler arası çıkar çatışmalarının Kürt ulusal kimliğinin parçalanmışlığını şiddetlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Bütün bunlar Kürt milliyetçiliğinin ve ulusalcılığının yapısal zayıflığını ve kültürel siyasal geriliğini kalıcı hale getiriyor.

Kürt ulusalcılığının gelişim seyrinin yükselmesi için, daha fazla gelişen aktif bir sivil toplumdan temellenmek zorundadır. Bu hem Kürt siyasi hareketlerinin merkezkaç eğilimlerinin üstesinden gelmeyi mümkün kılacak hem de şiddet yanlısı ırk resmi milliyetçiliğinin ezici gücüne karşı Kürt ulusunu dayanıklı hale getirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahmut Bilgin Arşivi