Devletler ve örgütler: Siyasi tarihin yeni ufku
Tarihin en kanlı yüzyılı olan 20.Yy’ın siyasi tablosunu çizerken birçok bakış açısı geliştirildi ve hala da geliştirilmeye devam ediyor. 20.Yy siyasi tarihin en yaratıcı ve en yıkıcı yüzyılı olarak etkilerini hala sürdürüyor ve sürdürmeye devam edeceği de aşikâr. Soğuk savaş denen tarihte emsali olmayan bu çatışma ve çekişme biçimine sahne olan bu yüzyılda güç odaklarının stratejileri oldukça sınır ötesiydi. Siyasal yöntemlerin sınırlarının zorlandığı bu yüzyılda örgütlerin çok ciddi bir yeri var. Devlet tarihlerinin çokça irdelendiği literatürde örgüt tarihlerinin çokça irdelenmediğini görüyoruz. Devlet organizmasının pro hali olan örgütsel organizmaların siyasi tarihte çok ciddi rollere sahip olduğu bir gerçek. Elbette örgüt dediğimiz kavramın çok farklı kategorileri mevcut.
Ancak siyasi tarih açısından Devletleri hedef alan örgütlerin kapsam alanı gündemimizde. Örgütlerin sınırlı düzeyde toplumla olan teması Devletin bina edildiği zemini tahrip etmek üzerine kuruludur. Örgütlerin hareket etme kabiliyetindeki asimetri hem askeri açıdan hem de hukuki açıdan Devletlere göre daha avantajlı bir pozisyon yaratıyor. Bir hukuka bağlı olmamak ve askeri açıdan bir nizama sadık olunmaması akışkan ve anormal bir dinamiklik yaratıyor. Ancak 20 yy.’da diğer yüzyıllardan farklı bir denklem söz konusuydu. Soğuk savaş yeni bir savaş formunu sistematize etti; ‘Vekalet savaşı’. Örgütler, Devletlerin iç ve dış politikasına göre dost ya da düşman olabilecek dönemsel mevziler kazandılar ya da kaybettiler. Devletleri yıpratmak üzerine kurgulanan örgütsel formlar, güç boşluklarını dolduracakları güne hazırlık yapma ajandasına göre hareket ettiler. 20. Yy.’da soğuk savaşın tarafları doğrudan çatışmaya girmeden dolaylı yollar keşfetmişlerdi. Yaşamak için neredeyse her şeye ihtiyaç duyan örgütleri kendilerine organik açıdan bağlayıp olabildiğince örgüte nüfuz ederek rakibine karşı eylem yaptırmak, 20.yy’da küresel ve bölgesel güçlerin en önemli stratejisiydi. 20. Yy, örgütçülüğün damga vurduğu bir yüzyıldı. Örgütlerin yer edinmekte zorlanmamasının en büyük nedeni yukarıda bahsettiğimiz üzere soğuk savaşta devletlerin stratejisinin eseriydi. Dünyanın birçok yerinde Latin Amerika’dan Vietnam’a oradan Afganistan’a ve Çeçenistan’a kadar örgütsel organizmaların yer edinebildiğini gördük.
Sovyetlerin çöküşü ile soğuk savaşın resmen bittiği görünse de fiilen bitmediği daha yakından bakabilenlerce bitmediği görünecekti. Önceki köşe yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere soğuk savaş, ikinci Trump dönemi ile fiilen son buldu. Birçok örgütün tasfiye olduğu son dönemler bize vekalet savaşlarına artık devletlerin ihtiyaç duymadığını ilanı olarak da görülmelidir. Rusya’nın Ukrayna’ya doğruda müdahalesi sonrası Hamas’ın aksa tufanı hamlesi akabindeki İsrail’in savaş tarzı vekilleri askıya alıp asilleri sahaya indirdi. İlginç bir şekilde asalet savaşlarının eşiğinde ikinci Trump dönemi bir savaşları sonlandırma odağı ile başladı. Vekalet savaşını neredeyse kusursuz bir şekilde yürüten İran, asalet savaşında yerle bir oldu. Doğrudan çatışmaya girme kararlılığını gösteremeyen İran, örgütler ile rakiplerini yıpratma dönemindeki başarısının bedelini ödüyor. Ancak Trump ve ekibi İran ile müzakereleri önceliyor yine de. Bu bir küresel sermaye müdahelesi de olarak okunabilir. Sermaye, neo liberal düzeneğin imhasına sebep olabilecek bu krizlerin köklü bir şekilde çözülmesini dayatıyor. PKK feshi dahi temelde buna dayanıyor. 20.Yy’dan kalan bir örgüt nerdeyse kalmadı artık. Bu açıdan yeni bir döneme giriliyor.
21.Yy ilk çeyreği biterken, biten birşey daha var; Örgütsel savaş tarzı. Devletler artık küresel sermayenin istikrar kararlığına kulak vererek, örgütleri beslemeyi terk ediyor ve Örgütlerin yarattığı istikrarsızlıklar küresel sermayenin oldukça canını sıkıyor ve siyonizmin küresel sermayeye yaptığı baskı kısmen sonuç alıyor. Küresel sermaye soğuk savaşın geleneksel vekalet savaşlarında artık zarar görüyor ve devletlerin bu çalışma modelini terk etmesi için müdahelede bulunuyor. Trump bu yüzden yeni dönemin sözcüsü ve istikrarın anahtarı. Örgütlerin 21.Yy’da artık yeri yok. Dünya her zamankiden daha meta odaklı. Ezcümle kimse savaşmak istemiyor herkes zengin olmak istiyor. Elitler de sosyolojiyi gayet iyi takip ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.