Fırat Aygen

Fırat Aygen

KRT direnişi; Sermayeye karşı tarihsel akışın onurun koruma

KRT direnişi; Sermayeye karşı tarihsel akışın onurun koruma

KRT TV çalışanlarına son iki aydır ödeme yapmayan işveren karşı son birkaç gündür emekçilerin başlattığı eylemi kamuoyu yakından takip ediyor. Yakın çekimden bakılınca KRT TV işvereninin tutumuna dair parametreleri görebiliriz ancak uzak çekimden bakınca emeğin eylem gücünün sermayeye karşı hafızasını hareket geçirmek olarak görülebilir. Eylem hafızası diyoruz çünkü sermayenin emeği bozguna uğratan hareket biçimine karşı emekçi kitlenin kanalda yayın akışını durduğu gibi hayatın her alanını durdurabileceğini hatırladık.

Medya ve sermaye ilişkisi son yüz yılın siyasal kadrajına en çok yön veren ilişki oldu. Sermaye, medya ile toplumsal bağlamı organize edip diğer erkler ile temasını derinleştirme hedefi gütmek üzerine kurgulanmış bir politika izledi her daim. Tarihsel akışın olgular ile değil algılar ile yön değiştirdiği insanlık tecrübesi ile sabit iken medya denen olgunun algıya dönüştürüldüğü bu devasa fabrikada , fabrika işçileri olan basın emekçilerinin mücadelesi ile dayanışma içerisinde bulunmak tarihsel akışın onuruna sahip çıkmaktır aynı zamanda. Sermayenin medya çalışanlarını hedef alan tutumu, temelde tarihsel akışın onurunu hedef alma gayesidir.

Emekçi kitlelere dönük sermayenin tavrı bir çok sektörde benzerdir ancak medya çalışanlarına sahip çıkmak; maden kuyularında, Filistin’de, Doğu Türkistan’da ve Suriye gibi yerlerde katledilen masum insanları güç merkezlerine rağmen dünyaya duyurulmasını sağlayıp hesap sormaktır. Modern dünyanın en kritik işlerinden birini yapan basın emekçileri, bu görevlerinin tarihsel misyonundan dolayı her daim sermayenin kıskacında oldular. KRT kanalında direnen basın emekçilerinin direnişi , sermayenin kıskaca alma politikasının dışavurumu. Bugün kamuoyu haber alma özgürlüğünün sermayenin kurnazlıklarına teslim edilmemesi için modern dünyanın ‘en çok görünen ama aslında hiç görünmeyen’ basın emekçilerinin işlerine sahip çıkmanın, sermayenin hedeflediği algıya değil hakikate sahip çıkmak olduğunu görmeliler. Bu yüzde KRT kanalında direnen emekçiler büyük bir tartışmayı başlatmak üzereler. Basın emekçilerinin özlük, sosyal ve ekonomik hakları Devlet memuru kanununa benzer garantiler altına alınarak sermayenin tehdit ve baskılarından azad edilmelidir.

Eylemin gücünü hatırlatan direnişçiler, yeni bir ufuk çiziyor. Haber alma özgürlüğümüzün garantisi; sermayenin tehdit, baskı ve şantajlarına karşı müzakere değil Devlet Memuru Kanununa benzer özel bir yasal statü ile mümkün olabilir. Basın emekçilerinin ekonomik kaygısı oldukça tarihsel akışın onuru sermayenin hedeflediği algıya terk edilmeye devam edecektir.

Peygamberimizin hadis-i şerifi ile bitirelim yazımızı; “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kıyamet gününde karşısına bir hasım olarak dikileceğim üç çeşit insan vardır: Benim ismimi kullanarak söz verip sözünde durmayan kimse, hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kimse ve bir işçiyi istihdam edip işini yaptırdığı hâlde ücretini vermeyen kimse.’”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fırat Aygen Arşivi