Canan Yıldırım

Canan Yıldırım

Kadınların ölümü ne zaman duracak?

Kadınların ölümü ne zaman duracak?

Bir toplumun aynası, kadınlarına nasıl davrandığıdır. Ve bizim aynada gördüğümüz manzara, uzun zamandır iç acıtıyor. Her gün yeni bir haber… Her gün bir kadının daha susturulduğu, yok sayıldığı, öfkenin, kontrolsüzlüğün ve en çok da korkunun kurbanı olduğu bir tablo.

“Kadına şiddet” ifadeleri artık klişeleşmiş bir cümleye dönüştü; fakat içindeki acı, her seferinde ilk günkü kadar yakıcı. İnsan ister istemez soruyor: Ne zaman duracak bu? Ne zaman ‘yeter’ diyecekler kadınların ölmesine?

Toplumda yıllardır süren bir algı var: Erkek fiziksel olarak güçlü, kadın ise narin ve kırılgan. Bu güç dengesizliği, sağlıksız zihniyetlerde bir üstünlük vehmine dönüşüyor. Oysa gerçek şu ki: Kadının gücünden korkuyorlar. Onun kararlılığından, bağımsızlığından, kendi hayatına sahip çıkmasından, sesini yükseltmesinden. Çünkü yıllardır alışılmış düzenin sınırları kadınlar tarafından zorlandıkça, bu sınırlar erkek egemen bakış açısına dar gelmeye başlıyor.

Ve ne yazık ki güçsüzlüğünü gizleyemeyen erkek, en kolay yolu seçiyor: Şiddeti. Silahı. Bıçağı. Kaba kuvveti. Bu bir cesaret değil; bu, korkaklığın en çıplak hâlidir. Beden gücüne, silaha, suç aletlerine sığınmak, insan olmanın asıl gerekliliklerinden kaçmaktır: konuşmak, anlamak, empati kurmak, birlikte çözüm aramak…

Kadınların hiç bitmeyen fedakârlığına, anlayışına, merhametine rağmen görmezden gelinen bir gerçek var: Bu ülkede hep ezilen kadın oluyor. Aldatılan, hor görülen, susturulan, tehdit edilen, öldürülen… Erkek ise çoğu zaman kendi yanlışlarını sorgulamak yerine itaati talep ediyor. Kadının kendisine hizmet etmesini, ses çıkarmamasını, düşünmemesini, sorgulamamasını bekliyor.

Fakat hem toplumsal değişim hem bireysel farkındalık kadınlara başka bir yol açtı: Artık kadınlar susmuyor. Şunu en net hâliyle söylemek gerekiyor: Kadın cinayetleri yalnızca bireysel değil, toplumsal bir meseledir. Eğitim sisteminden aile yapısına, medyadan hukuk düzenine kadar her alanın sorumluluğu vardır.

Kanunların uygulanmadığı, cezaların caydırıcı olmadığı bir ülkede kimse “neden bu kadar arttı?” diye sormasın. Çünkü cevap çok açık: Caydırıcılık yoksa suç büyür. Toplum ses çıkarmazsa şiddet genişler. Erkekler sorumluluk almazsa düzen değişmez.

Ama yine de umut var. Kadınların dayanışması güçleniyor. Sesi daha gür çıkan kadınlar var. Haklarını bilen, özgürlüğünü savunan, bir adım geri atmayan bir kadın nesli geliyor. Ve bu ses, kim ne yaparsa yapsın, geri döndürülemeyecek kadar büyüdü.

Asıl soru şu olmalı: Toplum bu değişime ne kadar hazır? Ve erkekler bu gerçeği kabullenmek için daha kaç kadın ölmesini bekleyecek?

Kadınlar artık korkmuyor, çünkü güçlerinin farkındalar. Ve bir gün gerçekten “dur” denecek. O gün, bu toplumun vicdanı kendini affetmeye bir adım daha yaklaşmış olacak.

Kadın aydınlıktır, yolunda karanlık asla hüküm süremez. Kadının ışığı her yeri aydınlatır. Bu ışığı söndürmeye izin vermeyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Canan Yıldırım Arşivi