Meltem GÖNÜLLÜ

Meltem GÖNÜLLÜ

Simurg Sarsılmaz: Selam olsun sana Diyarbakır’ın cesur kızı!

Simurg Sarsılmaz: Selam olsun sana Diyarbakır’ın cesur kızı!

Her ne kadar baskı ve tehditlere boyun eğerek adaylığını geri çekmiş olsa bile; ben Simurg Sarsılmaz’ı yürekten selamlıyorum.

Selam olsun sana Diyarbakır’ın cesur kızı!

Bağlar Kaynartepe mahallesini bilen bilir. Orada yaşamış olan ise, daha iyi bilir. 1986’lı yıllarda ben de oradaydım. Tam da Kupik Pasajı’nın karşısında giriş katında kahve olan üstü 2 katlı, yıkıldı yıkılacak 4 daireli bir binada oturdum. Bu mahalle, hem Diyarbakır hem de tüm Türkiye’de ayakları üstünde sağlam dimdik duran nice insanımızın ilk yuvası olmuştur.

Simurg’a gelince, O sadece “MUHTAR Adayı” olmuştu.

Malumunuz, Simurg’un diğer adı “Zümrüdüanka kuşu” .

Bu kuşu efsanelerden bilirsiniz. Küllerinden yeniden doğan Zümrüdüanka; Kaf Dağının ulaşılması zor zirvelerinde Bilgi Ağacında yaşarmış. Ve diğer kuşlar onun bilge bir kuş olduğuna inanırlar, çözümsüz sandıkları bir sorunla karşılaşınca ona danışırlarmış. Adeta kuşların hükümdarı olan SİMURG, öleceğini hissettiği zaman ağaç dallarına yuvasını yapar, güneş dalları yaktığında da dallarla birlikte yanar ve küllerinden yeniden doğarmış.

AH KEŞKE HERKES SİMURG’U ANLAYABİLSE…

İŞTE SİMURG EFSANESİ:

“Bütün kuşlar, Simurg’un bilgeliğine inanır, işler ters gittikçe Simurg’un onları kurtaracağını düşünür, onu bekler dururlarmış. Ancak içlerinden onu gören olmamış, bir süre sonra kuşlar da ondan umudu kesmişler. Ta ki kuşlardan biri uzak bir ülkede Simurg’un kanadından bir tüy bulana kadar. Onun var olduğuna inanan bütün kuşlar toplanmış ve Simurg’u bulup yolunda gitmeyen şeyler için ondan yardım istemeye karar vermiş.

Ancak Kaf Dağı’na ulaşmak için 7 dipsiz vadiyi geçmeleri gerekiyormuş. Bu 7 vadiyi geçmek öyle zormuş ki bir sürü kuş yolda vaz geçmiş ya da kaybolmuş.

1. Vadi, kuşların isteyebileceği her şeyin bulunduğu “İstek Vadisi”. Burada, birçok kuş her şeye sahip olabilmenin büyüsüne kapılıp kaybolmuş.

2. Vadi, gözlerinin sisle kaplandığı, gördükleri şekilleri birer sülün, birer kuğu sandıkları “Aşk Vadisi”. Burada, kuşların sisten ve güzelliklerine kapıldıkları kuğulardan, sülünlerden gözleri kör olmuş, birçok kayıp vermişler.

3. Vadi, her şeyin gözlerine güzel göründüğü “Cehalet Vadisi”. Buradan geçerken bazı kuşlar hiçbir şeyi önemsememeye başlamış, önemsemedikçe düşünmemiş, düşünmedikçe unutmuşlar, Simurg’u bile unutmuşlar, unuttukça yükleri hafiflemiş ve gülümsemeye başlamışlar…

4. Vadi, gittikleri yolun, amaçlarının anlamsız göründüğü “İnançsızlık Vadisi”. Burada kuşlar Simurg’u bulamayacaklarını, yolda öleceklerini düşünmeye başlamış. O kadar yolu boşuna gittiklerini düşünen kuşlar, geri dönmüş.

5. Vadi, hepsinin kendini yalnız başına hissettiği “Yalnızlık Vadisi”. Bu vadiden geçerken kuşlar yalnızca kendini düşünmeye başlamış. Bazıları kendi başlarına hareket edip yönlerini kaybetmişler, kendi için avlanmaya gidip büyük hayvanlara yem olmuşlar.

6. Vadi, Simurg hakkında birçok fısıltıların yayılmaya başladığı “Dedikodu Vadisi”. En arkadaki kuştan en öndekine doğru Simurg ile ilgili bir sürü dedikodu gelmiş en sonunda en öndekine Simurg’un toprak olduğu, gitmelerinin bir anlamı olmadığı söylenmiş. Bunu duyan birçok kuş doğru olup olmadığını hiç önemsemeden, yolundan vazgeçip geri dönmüş.

7. Vadi ise “Ben Vadisi”. Burada her kuş ayrı bir şey söylemeye başlamış, biri diğerinin kanadını beğenmemiş, diğeri her şeyi bildiğini iddia etmeye başlamış, yanlış yoldan gidildiği söylenmiş… Hepsi bir şey söylüyormuş ve kendi söylediğinin doğru olduğunu kabul ettirip lider olmaya çalışıyormuş. Böylece vadiyi geçip “ben” düşüncesinden uzaklaşana kadar en öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar.

Nihayet Kaf Dağı’na vardıklarında sadece 30 kuş kalmış. Bu zorlu vadileri aşmayı başaran 30 kuş yuvaya vardıklarında sırrı çözmüşler: Farsça “si” otuz, “murg” ise kuş demekmiş. Yani, arayışı tamamlayan bu 30 kuş, aslında aradıkları şeyin kendileri olduğunu anlamışlar. Bilgeliğe giden yol, aslında kendilerine yaptıkları bir yolmuş.

Bu hikâyedeki 7 vadi, hayatımızda karşılaştığımız birçok durumu temsil ediyor. Başarıya ulaşmak için, nefsine hâkim olup, körü körüne bağlanmadan, düşünen ve kendini geliştiren, başaracağına dair inancını kaybetmeyen, birlik olmayı bilen, sorgulayan ve en önemlisi egosundan uzaklaşan herkes, küllerinden yeniden doğan Simurg olabilir. (Alıntı)

Bugün Simurg Sarsılmaz’ı yolundan zorla, dedikodu ile ve belki de iftira ve tehditle yolundan alıkoyanlar; çıktıkları hangi yolda başarıya ulaşabilecekler acaba? Onların bilgeliğinin ya da başarılarının yolu, acaba hangi vadilerden geçecek?

Bugün Simurg’u yakan kül eden ateş olanlar, bilmezler mi yarın küllerinden yeniden doğan nice Simurg’lar olacağını?

Simurg bir simgedir

Toplumumuzun kadına bakış açısının acı bir örneğidir.

Yüce yaradan bizleri iki cins olarak yaratmış. Bir Âdem’e sadece bir Havva vermiş iki ya da dört, beş değil ya da başka üçüncü bir cins değil! Yaradılışta bile bir eşitlik varken, cinsiyetçi söylem ve eylemlerle her fırsatta kadını aşağılayan insanlar ne denli büyük bir hata yaptıklarını er geç anlayacaklardır. Kadın ezildi, hor görüldü. Aşağılandı, öldürüldü… Sessizce izledik olan biteni. Son 10 yılda 3 kat artan kadın cinayetleri karşısında adeta kanımız dondu. “Bir topluluk, bir ulus, erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cins insandan oluşur. Bir ulusun bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır. Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür” diyen ve Türk kadınına her türlü medeni hakkını herkesten önce veren ve bu hakları yasalarla güvence altına alan Mustafa Kemal Atatürk’ten bu günlere nasıl geldik acaba? Hem en gelişmiş hem de en geri kalmış ülkelerde rastlayabileceğimiz cinsiyetçiliğin keşke bir çaresi olabilse… Her kadın özgür, her kadın eğitimli, her kadın kendi ayakları üzerinde baştan aşağı özgüven dolu durabilse!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Meltem GÖNÜLLÜ Arşivi