Canan Yıldırım

Canan Yıldırım

Meyve veren ağaç taşlanır

Meyve veren ağaç taşlanır

Hayatta öyle insanlar vardır ki, nereye giderlerse gitsinler haksızlığın karşısında, haklının yanında dimdik dururlar. Kadri Bey de onlardan biriydi. Onun bulunduğu yerde mutlaka bir mazlum, bir haksızlığa uğrayan vardı. Çünkü o, kimin ezildiğine, kimin incitildiğine asla kayıtsız kalamazdı. İşte bu duruşu, birilerini hep rahatsız etti.

Ne yazık ki rahatsız olanlar, ona arkadan vurmayı, yoluna taş koymayı kendilerine görev bildiler. Hani derler ya: “Meyve veren ağaç taşlanır.” Kadri Bey de işte öyleydi. Doğruları söyledi, adaletin yanında yer aldı, bu yüzden iftiralarla, yalanlarla, kumpaslarla karşı karşıya kaldı.

En acısı ise, bu kötülüklerin çoğu “kardeşim” dediği, dostum bildiği insanların ellerinden geldi. Belki de en çok bu incitti onu… Ama o yılmadı. Hiçbir zaman susmadı.

Kadri Bey, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” diyenlerden değildi. Hep şöyle derdi: “Bugün sana, yarın bana.” Onun için adalet, koltuğunu korumaktan ya da makamını kaybetmemekten çok daha değerliydi.

Alevinin hakkını savundu, “Alevi” dediler. Başörtüsü yüzünden görevden atılan öğretmeni savundu, “İlticacı” diye şikâyet ettiler. Sırf Kürt olduğu için okula kaydı yapılmayan öğrenciyi savundu, “Apo’cu, PKK’lı” diye suçladılar. Oysa o, kim haksızlığa uğramışsa, kim ezilmişse onun yanında oldu.

Millî Eğitim’de görev yaptığı sürece taşlandı. Çünkü o, gerçekten meyve veren bir ağaçtı. Akademiye geçtiğinde de fırtınalar peşini bırakmadı. Çocuklarını doyasıya kucaklayamadan, ömrünü iftiralara ve kumpaslara karşı mücadeleyle tüketti. Ama davasından asla vazgeçmedi.

Siyaset teklifleri geldi. İlkini reddetti: “Bana kumpas ve iftiralar bu parti baştayken yapıldı.” dedi. “Beni kendi halime bıraksalar siyasete girmem.” Çünkü o aslında öğrencilerine, işine âşık bir eğitimciydi.

Ama sonunda ikinci teklifi kabul etmek zorunda kaldı. Belki de kaderinde, nereye giderse gitsin iftira ve zulümle sınanmak vardı. Ve anladı ki, bu dünyada hangi makamda olursanız olun, iftiradan ve kötülükten uzak bir yer yok.

Sonunda Rabb’ine yöneldi. “Beni kendi halime bırakmıyorlar, öyleyse adaletin şaşmaz olduğu öbür dünyaya tayinimi ver.” diye dua etti. Ve duası kabul oldu.

Kadri Bey, ardında bıraktığı onurlu mücadelesiyle hâlâ yaşıyor. Çünkü adaletin olduğu yerde, onun adı da hep var olacaktır.

"Meyve veren ağaç taşlanır; ama meyvesi insanlığa umut olur. Kadri Bey’in hikâyesi de işte böyle bir mirastır."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Canan Yıldırım Arşivi